TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ
BAŞVURU, KARARIN SONUCUNU DEĞİŞTİREBİLECEK NİTELİKTE BİR İDDİAYA AYRI VE AÇIK YANIT VERİLMEMESİ NEDENİYLE 'GENEKÇELİ KARAR HAKKI' NIN İHLAL EDİLDİĞİ İDDİASINA İLİŞKİNDİR....
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
SALİH SAVRAN BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2018/12600)
Karar Tarihi: 28/1/2021
R.G. Tarih ve Sayı: 4/3/2021-31413
Başvuru Numarası : 2018/12600
Karar Tarihi : 28/1/2021
2
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
Başkan : Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler : Hicabi DURSUN
Muammer TOPAL
Recai AKYEL
Selahaddin MENTEŞ
Raportör : Zehra GAYRETLİ
Başvurucu : Salih SAVRAN
Vekili : Av. Cemal ŞEKER
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, kararın sonucunu değiştirebilecek nitelikteki bir iddiaya ayrı ve açık
yanıt verilmemesi nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 14/5/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden
sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından
yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin
birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık)
gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
Başvuru Numarası : 2018/12600
Karar Tarihi : 28/1/2021
3
8. Başvurucu, Eskişehir'in Mihalıççık ilçesi sınırları dâhilinde bulunan maden
arama sahası için tarafına işletme ruhsatı verilmesi talebiyle Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğüne (Genel Müdürlük) müracaat etmiştir.
9. Başvurucunun talebi kabul edilerek ilgili mevzuat uyarınca işletme ruhsat
bedelinin ödendiğine ve vadesi geçmiş borcun bulunmadığına dair mali belgelerin üç ay
içinde Genel Müdürlüğe teslim edilmesi gerektiği, belgelerin zamanında teslim edilmemesi
hâlinde idari para cezası uygulanacağı hususu Genel Müdürlüğün 25/8/2016 tarihli yazısında
belirtilmiştir.
10. Genel Müdürlüğün anılan yazısı başvurucunun "Ceyhun Atuf Kansu
Caddesi...Balgat/Çankaya/Ankara" adresine tebliğe çıkarılmış, tebligat evrakında da bu
adresin Merkezî Nüfus İdare Sistemi (MERNİS) kayıtlarından alındığı belirtilmiştir.
11. Tebligatın 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21. maddesinin
(2) numaralı fıkrasına göre 8/9/2016 tarihinde yapıldığı, anılan tarih üzerinden üç aydan fazla
süre geçmesine rağmen gerekli belgelerin teslim edilmediği gerekçesiyle bu defa başvurucu
hakkında Genel Müdürlüğün 4/9/2017 tarihli işlemi ile 21.116 TL idari para cezası
uygulanmıştır.
12. İdari para cezasına ilişkin evrak, başvurucunun "Göktürk Merkez Mahallesi...
Eyüp/İstanbul" adresinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
13. Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla temin edilen belgelere
göre başvurucunun "Göktürk Merkez Mahallesi... Eyüp/İstanbul" adresinin MERNİS
kayıtlarında görülen beyan ve tescil tarihinin 2/3/2016 olduğu anlaşılmıştır.
14. Başvurucu 7201 sayılı Kanun'un 21. maddesinin (2) numaralı fıkrası
kapsamında MERNİS'te kayıtlı bulunan adresine 8/9/2016 tarihinde yapıldığı belirtilen
tebligatın esasen MERNİS'te kayıtlı olmayan bir adrese yapıldığını, ayrıca bu tebligatın ilgili
mevzuatta belirtilen usule de uygun yapılmadığını, dolayısıyla tebligattan haberdar
olamadığını, hatalı tebligattan kaynaklanan idari para cezasının kaldırılması gerektiğini ileri
sürerek 27/11/2017 tarihinde Ankara Nöbetçi Sulh Ceza Hâkimliğine başvuruda
bulunmuştur.
15. Ankara 7. Sulh Ceza Hâkimliğince 12/2/2018 tarihinde yetkisizlik kararı
verilerek dava dosyası, Mihalıççık Sulh Ceza Hâkimliğine (Hâkimlik) gönderilmiştir.
16. Hâkimlikçe 16/2/2018 tarihinde Tensip Tutanağı düzenlenerek idari para
cezasına dayanak teşkil eden bilgi ve belgelerin Genel Müdürlükten istenmesine karar
verilmiştir.
17. Genel Müdürlüğün 5/3/2018 havale tarihli cevap yazısında "itiraz konusu idari
para cezasının ilgili mevzuat çerçevesinde gerekli incelemeler yapıldıktan sonra
uygulandığı" belirtilerek söz konusu cezaya karşı yapılan itirazın reddedilmesi talep
edilmiştir. Anılan yazıda başvurucunun tebligatın hatalı yapıldığı iddiasına ilişkin herhangi
bir açıklamada bulunulmamıştır.
18. Hâkimliğin 19/3/2018 tarihli kararı ile "işletme ruhsatının düzenlenebilmesi için
mali eksikliklerin tamamlanmasına yönelik yapılan bildirimden itibaren üç ay içinde
eksikliklerin itiraz eden tarafından tamamlanmadığı, idari para cezasına itiraz edene yapılan
Başvuru Numarası : 2018/12600
Karar Tarihi : 28/1/2021
4
tebligatların usulüne uygun yapıldığı, bu bağlamda idari para cezası kararının hukuka uygun
olduğu[nun] anlaşıl[dığı]" gerekçesiyle başvurucunun idari para cezasının kaldırılmasına
ilişkin talebi reddedilmiştir.
19. Başvurucu 30/3/2018 tarihli dilekçesi ile özetle idari para cezasına konu
tebligatın MERNİS'te kayıtlı adresine yapıldığının belirtilmesine rağmen bu adresin
MERNİS'te kayıtlı bir adres olmadığını, MERNİS kayıtları kontrol edilmeden yapıldığı
anlaşılan tebligata dayalı olarak idari yaptırıma maruz kalmasının hukuka aykırı olduğunu,
hatalı adrese tebligat yapıldığına ilişkin itirazının ise Hâkimliğin gerekçeli kararında
karşılanmadığını, adresin tespiti için MERNİS kayıtlarının kontrol edilmesi hâlinde maddi
gerçeğin ortaya çıkacağını belirterek karara itiraz etmiştir.
20. Eskişehir 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 6/4/2018 tarihli kararı ile "dosya içeriğine
göre Mihalıççık Sulh Ceza Hâkimliğinin 19/03/2018 tarih ve 2018/12 değişik iş sayılı
başvurunun reddine dair verilen kararı usul ve yasaya uygun olup, herhangi bir isabetsizlik
görülmediği" gerekçesiyle başvurucunun itirazı reddedilmiştir.
21. Nihai karar 13/4/2018 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
22. Başvurucu 14/5/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
23. 7201 sayılı Kanun’un 10. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır.
Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat
yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi,
bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır."
24. 7201 sayılı Kanun'un 21. maddesinin ikinci fıkrası şöyledir:
"Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste
hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ
olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir
veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden
ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya
yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
25. Mahkemenin 28/1/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip
gereği düşünüldü:
A. Gerekçeli Karar Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
26. Başvurucu, idari yaptırım kararına itirazlarının gerekçe gösterilmeksizin
reddedildiğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
Başvuru Numarası : 2018/12600
Karar Tarihi : 28/1/2021
5
2. Değerlendirme
27. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde
davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."
28. Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:
“Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır”
a. Kabul Edilebilirlik Yönünden
29. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini
gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan gerekçeli karar hakkının ihlal
edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
i. Genel İlkeler
30. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında herkesin adil yargılanma hakkına
sahip olduğu belirtilmiş ancak gerekçeli karar hakkından açıkça söz edilmemiştir. Bununla
birlikte Anayasa'nın 36. maddesine "adil yargılanma" ibaresinin eklenmesine ilişkin
gerekçede, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerde de güvence altına alınan adil
yargılanma hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki hakkaniyete uygun
yargılanma hakkının kapsamına gerekçeli karar hakkının da dâhil olduğunu Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi birçok kararında vurgulamıştır. Dolayısıyla Anayasa’nın 36. maddesinde
düzenlenen adil yargılanma hakkının gerekçeli karar hakkı güvencesini de kapsadığının kabul
edilmesi gerekir (Abdullah Topçu, B. No: 2014/8868, 19/4/2017, § 75).
31. Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında da “Bütün mahkemelerin her
türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma
yükümlülüğü yüklenmiştir. Anayasa’nın bütünlüğü ilkesi gereği, anılan Anayasa kuralı da
gerekçeli karar hakkının değerlendirilmesinde gözönünde bulundurulmalıdır (Abdullah
Topçu, § 76).
32. Gerekçeli karar hakkı, kişilerin adil bir şekilde yargılanmalarını sağlamayı ve
denetlemeyi amaçlamaktadır. Bu hak, tarafların muhakeme sırasında ileri sürdükleri
iddialarının kurallara uygun biçimde incelenip incelenmediğini bilmeleri ve demokratik bir
toplumda kendi adlarına verilen yargı kararlarının sebeplerini toplumun öğrenmesinin
sağlanması için de gereklidir (Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014,
§§ 31, 34).
33. Mahkemelerin anılan yükümlülüğü, yargılamada ileri sürülen her türlü iddia ve
savunmaya karar gerekçesinde ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi gerektiği şeklinde
anlaşılamaz. Ancak derece mahkemeleri, kendilerine sunulan tüm iddialara yanıt vermek
zorunda değilse de (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 56) davanın esas
sorunlarının incelenmiş olduğu gerekçeli karardan anlaşılmalıdır.
Başvuru Numarası : 2018/12600
Karar Tarihi : 28/1/2021
6
34. Kanun yolu incelemesi yapan mercinin yargılamayı yapan mahkemeyle aynı
sonuca ulaşması ve bunu aynı gerekçeyi kullanarak veya atıfla kararına yansıtması kararın
gerekçelendirilmiş olması bakımından yeterlidir (Yasemin Ekşi, § 57).
35. Bir davada tarafların -hukuk düzenince- hangi nedenle haklı veya haksız
görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri için usulüne uygun şekilde oluşturulmuş,
hükmün içerik ve kapsamı ile bu hükme varılırken mahkemenin neleri dikkate aldığı ya da
almadığını gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir
gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması gerekçeli karar hakkı
yönünden zorunludur (Sencer Başat ve diğerleri, § 38).
ii. İlkelerin Olaya Uygulanması
36. Somut olayda başvurucu, aleyhine düzenlenen idari yaptırım kararına itiraz
etmiş; MERNİS'te kayıtlı olduğunun tespit edildiği belirtilen adrese MERNİS adres
araştırması yapılmadan tebligat yapıldığını, nitekim MERNİS adres araştırması yapılmış
olsaydı tebligatın doğru adrese yapılmış olacağını, dolayısıyla idari yaptırıma konu tebligatın
hatalı olduğunu iddia etmiş; Hâkimlikçe bu iddiaları ile ilgili değerlendirme yapılmadan
itirazın reddine karar verildiğini belirtmiştir.
37. Hâkimlikçe 16/2/2018 tarihinde tensip tutanağı düzenlenerek ilgili kurumdan
idari para cezasına dayanak teşkil eden bilgi ve belgeler istenmiş ve itiraz incelemesi dosya
üzerinden yapılmıştır. Hâkimlik itiraz incelemesinde ilgili kurumdan gelen cevap yazısı,
toplanan deliller ve tüm dosya kapsamını değerlendirdiğini, itiraza konu idari para cezasının
ve tebligatların hukuka uygun olduğunu belirterek başvurucunun itirazını reddetmiştir.
İtirazın reddi kararında, idari yaptırım kararına konu tebligatların hukuka uygun olduğunun
belirtilmesi ile yetinilmiş; başkaca bir gerekçeye yer verilmemiştir.
38. Başvuru konusu olayda uyuşmazlık konusu tebligatın 8/9/2016 tarihinde 7201
sayılı Kanun'un 21. maddesi uyarınca başvurucunun "Ceyhun Atuf Kansu
Caddesi...Balgat/Çankaya/Ankara" adresine yapıldığı görülmektedir (bkz. §§ 10, 11). İdare
tarafından düzenlenen tebligat evrakında bu adresin MERNİS kayıtlarından alındığı
belirtilmiştir. Bununla birlikte başvurucu; tebliğin çıkarıldığı tarihte MERNİS'te kayıtlı
olduğu belirtilen bu adresin esasen söz konusu tarihte MERNİS'te kayıtlı olmadığını, adresin
hatalı tespit edildiğini, MERNİS kayıtlarının tetkik edilmesi hâlinde bu durumun açıkça
görüleceğini yargılamanın tüm aşamalarında ileri sürmüştür. MERNİS kayıtlarına göre de
başvurucunun -uyuşmazlık konusu tebligat tarihinden önce olmak üzere- adres taşıma işlemi
yaparak 2/3/2016 tarihinde "Göktürk Merkez Mahallesi... Eyüp/İstanbul" adresini beyan ettiği
ve aynı tarihte adresin tescil işleminin yapıldığı, söz konusu adresin hâlihazırda
başvurucunun MERNİS'te kayıtlı adresi olduğu görülmektedir (bkz. §§ 12,13). Buna göre
başvurucunun idare tarafından düzenlenen tebligat evrakında MERNİS kayıtlarından alındığı
belirtilen adresinin tebliğin çıkarıldığı tarihte MERNİS kayıtlarında mevcut olmadığı
yönündeki iddiasının kararın sonucunu değiştirebilecek nitelikte bir iddia olmasına rağmen
Hâkimliğin gerekçeli kararında buna ilişkin ayrı ve açık bir cevap verilmediği anlaşılmaktadır.
39. Hâkimliğin itirazın reddi kararının gerekçesinde -başvurucunun tüm iddialarını
gerekçelendirmek zorunda olmamakla birlikte- başvurucunun itirazına temel teşkil eden,
sonuca etkili olabilecek MERNİS kayıtlarında mevcut olan adresine değil bu kayıtlarda
bulunmayan başka bir adrese tebligat yapıldığı iddiası hakkında değerlendirme yapmayarak
bunu yanıtsız bırakması verilen kararda yeterli gerekçenin bulunduğunun kabul edilmemesi
Başvuru Numarası : 2018/12600
Karar Tarihi : 28/1/2021
7
sonucunu doğuracaktır. Kanun yolu merciinin de bu iddiaya dair bir değerlendirme
yapmadığı, başvurucunun itirazının reddine karar verdiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle
yargılama süreci bir bütün olarak değerlendirildiğinde başvurucunun gerekçeli karar hakkının
ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
40. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa'nın 36. maddesinde güvence
altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine
karar verilmesi gerekir.
c. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
41. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve
Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"(1)Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine
karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için
yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını
ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir.
Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine
tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir.
Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında
açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar
verir."
42. Başvurucu, ihlalin tespiti ile tazminat talebinde bulunmuştur.
43. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018)
kararında ihlal sonucuna varıldığında ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağı hususunda genel
ilkeler belirlenmiştir. Anayasa Mahkemesi diğer bir kararında ise bu ilkelerle birlikte ihlal
kararının yerine getirilmemesinin sonuçlarına da değinmiş ve bu durumun ihlalin devamı
anlamına geleceği gibi ilgili hakkın ikinci kez ihlal edilmesiyle sonuçlanacağına işaret
etmiştir (Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019).
44. Bireysel başvuru kapsamında bir temel hakkın ihlal edildiğine karar verildiği
takdirde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırıldığından söz edilebilmesi için temel kural,
mümkün olduğunca eski hâle getirmenin yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin
sağlanmasıdır. Bunun için ise öncelikle ihlalin kaynağı belirlenerek devam eden ihlalin
durdurulması, ihlale neden olan karar veya işlemin ve bunların yol açtığı sonuçların ortadan
kaldırılması, varsa ihlalin sebep olduğu maddi ve manevi zararların giderilmesi, ayrıca bu
bağlamda uygun görülen diğer tedbirlerin alınması gerekmektedir (Mehmet Doğan, §§ 55,
57).
45. İhlalin mahkeme kararından kaynaklandığı veya mahkemenin ihlali
gideremediği durumlarda Anayasa Mahkemesi, 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin (2)
numaralı fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 79. maddesinin (1) numaralı fıkrasının
(a) bendi uyarınca ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama
yapılmak üzere kararın bir örneğinin ilgili mahkemeye gönderilmesine hükmeder. Anılan
yasal düzenleme, usul hukukundaki benzer hukuki kurumlardan farklı olarak ihlali ortadan
kaldırmak amacıyla yeniden yargılama sonucunu doğuran ve bireysel başvuruya özgülenen
Başvuru Numarası : 2018/12600
Karar Tarihi : 28/1/2021
8
bir giderim yolunu öngörmektedir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi tarafından ihlal kararına
bağlı olarak yeniden yargılama kararı verildiğinde, usul hukukundaki yargılamanın
yenilenmesi kurumundan farklı olarak ilgili mahkemenin yeniden yargılama sebebinin
varlığını kabul hususunda herhangi bir takdir yetkisi bulunmamaktadır. Dolayısıyla böyle bir
kararın kendisine ulaştığı mahkemenin yasal yükümlülüğü, ilgilinin talebini beklemeksizin
Anayasa Mahkemesinin ihlal kararı nedeniyle yeniden yargılama kararı vererek devam eden
ihlalin sonuçlarını gidermek üzere gereken işlemleri yerine getirmektir (Mehmet Doğan, §§
58, 59; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), §§ 57-59, 66, 67).
46. İncelenen başvuruda Anayasa'nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma
hakkı kapsamında gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır. Dolayısıyla
somut başvuruda ihlalin mahkeme kararından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
47. Bu durumda gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması
için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Yapılacak yeniden
yargılama ise bireysel başvuruya özgü düzenleme içeren 6216 sayılı Kanun'un 50.
maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına
yöneliktir. Bu kapsamda yapılması gereken iş, yeniden yargılama kararı verilerek Anayasa
Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere
uygun yeni bir karar verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararın bir örneğinin yeniden
yargılama yapılmak üzere Mihalıççık Sulh Ceza Hâkimliğine (2018/12 D. İş) gönderilmesine
karar verilmesi gerekir.
48. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının
yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi
gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
49. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 294,70 TL harç ve 3.600 TL vekâlet
ücretinden oluşan toplam 3.894,70 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar
verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR
OLDUĞUNA,
B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı
kapsamındaki gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan
kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Mihalıççık Sulh Ceza Hâkimliğine
(2018/12 D. İş) GÖNDERİLMESİNE,
D. Tazminata ilişkin talebin REDDİNE,
E. 294,70 TL harç ve 3.600 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 3.894,70 TL
yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
Başvuru Numarası : 2018/12600
Karar Tarihi : 28/1/2021
9
F. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması
hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ
UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 28/1/2021
tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan Üye Üye
Hasan Tahsin GÖKCAN Hicabi DURSUN Muammer TOPAL
Üye Üye
Recai AKYEL Selahaddin MENTEŞ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder