20 Ağustos 2019 Salı




YOLUN BAHTIN ACIK OLSUN GUZEL KIZIM 
ANA BABA YOK, DERSANE YOK, ÖZEL DERS YOK !
TÜRKİYE 26. SI 
Sorgun’da ikamet eden 18 yaşındaki yetim Şule Göçmen, dershaneye ve kursa bile gitmeden, Yozgat birincisi aynı zamanda Türkiye 26’ncısı olarak Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesini kazandı.Doğmadan 2 ay önce babasını kaybeden, daha sonra da annesinin başka biriyle evlenmesi sonucu yalnız kalan Göçmen’e, anneannesi sahip çıktı. Okul hayatına Feyzullah Bektaş ilköğretim okulunda başlayan Göçmen, mezun olduktan sonra, Erdoğan Akdağ Fen lisesini kazandı. 4 yıllık lise öğretiminin ardından bu okulu birincilikle bitiren Göçmen, bu yıl girdiği Lisans Yerleştirme Sınavı’ndan (LYS) aldığı 534 puanla Türkiye 26’ncısı olarak Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni kazandı.
Yorumlar
  • Muhammet Yalçın Allah hayırlı etsin meşeallah Rabbim yar ve yardımcısı olsun
  • Melek Turgut Colak Masallah barekallah.Gonulden tebrik ediyor.daha nice basarilara ulasmani yuce Allah'tan niyaz ediyorum.islami yasayan biri olarak hak bildigin yolda Allah icin sahitlik edenlerden olursun ins.Bu memleketin durust caliskan hak yemeyen ve para icin sucluDaha Fazlasını Gör
    2
  • Zeki Kurt Okula gidiyorum diye g i t m e Y i p bahane uyduran, daha sonra ana-babasına; benim için ne yaptınız diyenlere ne güzel cevap. Yolun açık olsun, dualarım senin ve senin gibilere. Tebrikler
  • Sevinç Demirci Helal olsun yavrum
    4
  • Tülay Elmacı Maşaallah kızım Rabbim başarılarını daim etsin yerleştiğin fakülteyi de birincilikle bitirmeyi nasip etsin inşaallah. Bahtın da senin gibi güzel olsun hayatın boyunca Rabbim yâr ve yardımcın olsun amiiiin
    4


DOĞMADAN 2 AY ÖNCE...

1. Doğmadan 2 ay önce babalarını kaybedenlere bahşedilen bir nîmet midir, çalışkanlık?
2. Babam da doğmadan 2 ay önce babasını kaybetmiş, annesinin eline doğmuştu. Sözü- ÖZÜ bir, çalışkan, saygı değer, sağlam karakter, yardımsever, alicenap bir insandı.
3. ŞULE GÖÇMEN anne-annesine Allah tarafından, hayatta izi kalsın diye, fırsat olarak sunulmuş bir yetim!
4. Yetimi kollayıp korumuş, anneanne kendisine sahip çıkmasını sağlamış, Allah’tan da karşılığını beklemiş bir hanımefendi. Onu tebrik etmek, Allah’ın ondan razı olmasını temenni etmek, kendimize gelmemizi sağlar. Etrafımız yetim dolu.
5. Şule GÖÇMEN’i tebrik edelim, emeğinin karşılığını almış, almaya devam edecek...! Burada daha önemli olan yetime kucak açan anneanne...!
6. Yetimler ve yetimlere kucak açanlar araştırma konusu..!

4 Ağustos 2019 Pazar



1 yıl önce
HARCAMASINI BİLMEYEN...!
1. Enflasyonlara kurban etttik paramızı zaman zaman!
2. Zaman zaman ekonomimiz kontrolümüzden çıktı, enflasyon canavarı yedi bitirdi paramızı.
3. Harcamasını bilmeyen bir toplum olduk!
4. Harcamasını bilmeyen parasının değerini koruyamaz!
5. Harcamasını bilmeyen para kazanamaz, derdi babam!
6. Diş ya da iç etki diye şikayet etmeden, kendi sözlüğümüzü kendimiz dikeceğiz!
7. Herhalükarda tasarruf yoluna girmeliyiz. İsrafın her türlüsünden, bilinçli bir şekilde, kaçınmalıyız.
8. Elimizde var olan, ne kadar olursa olsun, döviz ve altını bozdurup ekonomiye kazandırmalıyız!
9. Gün bugün; bugün ekonomimize sahip çıkarsak, yarın çocuklarımıza sahip çıkmış olacağız!
10. Harcamasını da öğrenelim artık.
11. Not: Osmanlı Lirasını Sevgili Ahmet KOÇ hediye etti. Teşekkür ederim.
Yorumlar
  • Hüseyin Özel "Harcamasını bilmeyen para kazanamaz" nasıl doğru, nasıl muhteşem bir söz. Evet, biz harcamasını bilemedik. Önceliklerimiz olmadı mesela. Dünyanın en çok AVM sine sahip olduk. Bir Avm den çıkıp öteki Avm ye girebiliyoruz. Ūretmiyoruz. Aldığımız kredileri betona gömmeyi marifet zannettik. Hiç üretmedik. Üretmemeyi teşvik ettik. Misal, fındık üreticisine dönüm başına 170 TL para verdik. Çok üret daha fazla parayı haket demedik. Üretme al sana 170 TL dedik. Kışlık yakacak ihtiyacı olmayan fındık üreticisine kömür gönderdik. Köylü fındık odununu bahçede yakmaya başladı. Her türlü zenginliğimizi ucuz siyasete kurban ettik. Bolca siyasetçi yetiştirdik ancak; devlet adamı yetiştiremedik. Kabahati başkasında aramamalıyız. Neticede; buğday ekip arpa biçmedik.
    4
  • Nurol Sarıçiçek PARANIN DEĞERİ.....

    1. Babam ticaretle uğraşırdı. 

    2. Ticarette başarının doğruluktan geçtiğini anlatırdı. 
    3. Paranın kıymetli olduğunu, paranın kıymetini bilmek gerektiğini söylerdi. 
    4. Para harcamasını bilmeyen, para kazanamaz derdi. 
    5. Ne yaparsan yap, sonunda doğru kal da derdi. 
    6. Yine 1950/60 yıllar, o dönemde para kıttı , borç alacak adam ise hiç yoktu. 
    7. İnsanlar para ihtiyaçlarını belli kişilerden borç alarak temin ederdi. Babam çok küçük miktarlarda ihtiyaçları karşılardı; hastalık, gurbet ve zaruri ihtiyaçlar için yardım ederdi. 
    8. Karadeniz'de bağı bahçesi olanların üretimden elde ettikleri paraları olurdu. Yakın aileler, köylüler, akrabalar kendi aralarında borç alıp verirlerdi. 
    9. Ticaret erbabının parası genel olarak ticaretin içinde dönerdi. 
    10. Babam köyünde ticaretle uğraşan neredeyse 3 kişiden biriydi. Köylünün, halkın paraya ihtiyacı olunca, elinde para dolaşan kim varsa o aklına gelirdi. Babam da elinde para dolaşanlardan biriydi. Bu yüzden hastası olanlar, gurbete çalışmaya gidenler, evinde ekmek problemi olanlar babama gelirlerdi. 
    11. Babam her durumda borç vermezdi. HASTAN OLACAK, GURBETE PARA KAZANMAYA ÇIKACAKSIN, EVİNDE EKMEK PROBLEMİN OLACAK. 
    12. Babamın imkanları dardı. Karınca kaderince herkesin ihtiyacına yetişmeye çalışırdı. Hastası olan, hastasını nereye götürecek, hangi hekime gidecek, kaç gün kalacak, hepsini öğrenir, yol, yemek, doktor, gerekiyorsa otel ve diğer masraflarını tek tek yazar, toplar borç verecek parayı bu kriterlere göre verirdi. 
    13. Gurbete gideceklere, ne zaman, nereye, kiminle, ne için, nasıl, gideceğini sorar, onlara da belirlediği ihtiyaçlarına göre imkanı varsa ödünç para verirdi. 
    14. Evinde ekmek problemi olana para vermek yerine, o dönemin ekmeği mısırı alır, evine gönderirdi. 
    15. Babam her gün yaptığı işin hesabını deftere tarihleriyle yazardı. Hesabını kitabını osmalıca yazı ve rakamlarla yapardı. 
    16. 1968'Lİ yıllarda, 18 yaşına gelmiş bir delikanlıydım. Yaz dönemlerinde Tokat'tan Fatsa'ya yaz yardımına geliyordum. Babamın defterlerini kurcalamaya, dükkanın işlerini gözlemlemeye başladım. 
    17. Tokat'ta Osmancılaya merak sarmış, öğrenmiştim de. Babamın defterlerinden birinin sayfalarını çevirirken, dikkatli bakınca tanıdık isimleri farkettim. Aldıkları borçların tarihleri de vardı. Oldukça zaman geçmiş, paralar ödenmemişti. Gençliğin verdiği heyecanla annemin yanında söylenmeye başladım. ''Bu nasıl iş, falanca kaç yıl önce para almış, ödememiş, filanca şu kadar almış , borcunu ödememiş vs. diyerek, kendimi anneme duyurmaya başlamıştım. Sonunda gürleyerek,'' Ben bu paraları almasını bilirim.'' dedim. 
    18. Annem ürkmüştü. Babam Pazartesi Günü Fatsa'dan gelir gelmez '' benim söylediklerimi ''yetiştirdi. 
    19. Bu defa gürleme sırası babama gelmişti. Mutfaktan, üst kat merdivenlerine doğru yürürken, '' Kim oluyormuş da benim borç verdiğim paraları tahsil edecekmiş, gitsin kazansın, borç versin parasını tahsil etsin.'' anlamına gelen sözler söyleyerek üst katın divanına uzandı. 
    20. Ürktüm doğrusu, ben ''aferin oğlum, ne güzel düşünmüşsün'' diyeceğini düşünürken, başıma neler gelmişti. 21. Esasında hiç kimse ile bu konuları konuşmayacaktım , borcu tahsil etme gibi bir şey de yapacak değildim. Gençliğin verdiği, kendini tanıtma, anlatma davranışları idi, benim yaptığım.
    22. Yıllar sonra bu konuyu babama hatırlattım. O kadar alacağın varken, seni kaç yıllar oyalamışlarken, geriye dönüp de alacaklarını neden istemiyordun, diye sordum. Babam , ''Ben alacaklarımı almak istemiyordum ki !. Alacağım 10 lirayı aldığımda, o kişiye bir müddet sonra gelip benden 20 lira, 50 lira, 100 lira isteme hakkını vermiş olacaktım. Halbuki o şahıs borcunu ödemediği için, ikinci defa bana gelip borç isteyemiyordu. Ben de, 10 lira alacağımı feda edip, benden borcunu ödediğinde isteyebileceği ilave miktarı cebimde bırakıyordum.'' dedi. 
    23. Babam ticaretle uğraşırdı, başarının doğru olmaktan geçtiğini anlatırdı. Paranın kıymetli olduğunu, paranın kıymetini bilmek gerektiğini söylerdi. Para harcamasını bilmeyenin, para kazanamayacağını da söylerdi. 
    24. Bakın FRANKLİN ne diyor..''Paranın değerini öğrenmek isterseniz, borç almaya çalışın."
    4
  • Nurol Sarıçiçek Para kazanmasını bilmeyen harcamasını öğrenemez; harcamasını bilmeyen paranın değerini öğrenemez..!