Orman
kadastrosu - Bilirkişi raporu - GÖREV - KEŞİF - ÇELİŞKİ – TAŞINMAZ : https://www.hukukmedeniyeti.org/karar/37682/orman-kadastrosu-bilirkisi-raporu-gorev-kesif-celi/?v=list&aranan=kroki
T.C.
Yargıtay
20. Hukuk Dairesi
Esas-No:2014/8153
Karar-No:2015/476
K.-Tarihi:- 28/01/2015
Özet:
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca
incelenmesi davacı Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu
anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi,
gereği düşünüldü:...
Bu nedenle; mahkemece, önceki bilirkişiler dışında halen Orman ve Su İşleri
Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek
mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir harita
mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memuru bilirkişi yardımıyla
yeniden yapılacak keşifte, 05.03.2007 tarihinde yürürlüğe giren Orman Kadastro
Teknik İzahnamesinin 36. maddesinde yazılı “Orman sınır nokta ve hatlarının
arza uygulanmasında; tutanaklardan, orman kadastro haritalarından, hava
fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon ve röper nokta ve
krokilerinden yararlanılır…Sınırlama tutanakları, ölçü değerleri ve orman
kadastro haritaları ile zemindeki durum arasında çelişki olduğunda, tutanaktaki
kararlar ile orman sınır noktası ve hatlarının yazılı tarifleri esas alınmak
suretiyle ölçü, harita ve zemin kontrolü yapılarak gerçek duruma uygun olanı
uygulanır” hükmü ile 20.11.2012 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman
Kadastrosu ve 2/B Uygulama Yönetmeliğinin “Teknik İşler” başlıklı Sekizinci
Bölümünde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel
bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları,
bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri
ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama
tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve
memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7
adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk
orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları
aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B
madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli
kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman
sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik
harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve
açıklayıcı kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile
aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde,
yukarıda anılan Yönetmelik ve Teknik İzahnamede yazılı tutanakların
düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen
ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek, oluşacak
sonuca göre bir karar verilmelidir. ...
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi
raporuna dayanılarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır....
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca
incelenmesi davacı Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu
anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi,
gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Orman Yönetimi vekili, tapuda davalılar murisi adına
tarla niteliğiyle kayıtlı Yaylaalan Köyü Aşağıyazı Mevkii 110 ada 8 parsel
sayılı 1157,73 m² yüzölçümündeki taşınmazın kısmen orman tahdidi içinde kaldığı
iddiasıyla orman tahdidi içinde kalan bölümünün tapu kaydının iptaliyle Hazine
adına tescilini istemiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 110 ada 8 parsel sayılı taşınmazın
fen bilirkişi raporuna ekli krokide yeşil renkli (B) harfiyle gösterilen 138,08
m²'lik bölümünün tapu kaydının iptaliyle
Hazine adına orman niteliğiyle tesciline karar verilmiş, hüküm davacı
Orman Yönetimi tarafından reddedilen (A) harfiyle işaretli bölüme yönelik
temyiz edilmiştir.
Dava kesinleşen orman
kadastrosuna dayalı tapu iptali ve tescil niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden
önce 09/06/1972 tarihinde askı ilanı yapılıp kesinleşen orman
kadastrosu ile 09/06/1993 tarihinde askı ilanı yapılıp dava tarihinde
kesinleşen sınırlandırması yapılmamış ormanların kadastrosu ile bu ormanlarla
evvelce sınırlandırması yapılmış ormanlarda ve 2/B uygulaması vardır. Daha
sonra 4999 sayılı kanuna göre yapılan fenni hatların düzeltilmesi çalışması
bulunmaktadır.
Davacı Orman Yönetimi, dava dilekçesi ile ekindeki inceleme raporu ve haritada
gösterdiği üzere çekişmeli taşınmazın 1972 yılında yapılan orman kadastro
çalışmalarındaki tutanaklara göre orman sınırları içinde kaldığını ileri
sürerek dava açmıştır. Mahkemece yapılan keşifte dinlenen, ormancı bilirkişi
Raporunda dava konusu taşınmazın tamamının 1972 yılında yapılan orman kadastro
çalışmalarında orman tahdit sınırı dışında kaldığını, memleket haritası,
amenajman haritası ve hava fotoğrafları incelemesinde ise taşınmazın (A)
bölümünün orman sayılmayan yerlerden olduğu, (B) bölümünün orman sayılan
yerlerden olduğu bildirdiği ve ek raporunda tutanaktaki 18
nolu OTS noktasından olan çıkış dikkate alındığında; Çıkış Güney-
Batı yönde ve devamında da patika ve 19 nolu OTS gelmekte,
dolayısıyla bu 3302 uygulaması hattı ve çizimi 1972 yılı orman kadastrosu
tutanağına uygun olduğu belirtilmiş olduğu anlaşıldığı, mahkemece dava konusu
taşınmazın bilirkişi raporlarında (B) harfi ile gösterilen kısmının daha
öncesinde yapılıp kesinleşen orman kadastro sınırları dışında kalmakla birlikte
memleket haritası, amenanjman planı ve hava fotoğraflarının incelemesine göre
eskiden beri bu kısmın orman vasfında olduğu, sonrasında buraya tapu verilmiş
olmasının orman vasfını kaldırmayacağı, öncesi orman olan yerlerin sonradan
tapu veya zilyetlik yoluyla kazanılmasının mümkün bulunmadığı gerekçesiyle
davacı Orman Yönetiminin davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bilirkişi
tarafından 1972 yılında yapılan orman tahdidi ve 1993 yılında yapılan
aplikasyona göre taşınmazın konumunun ayrı ayrı gösterilmediği, tutanaklar ile
harita arasında çelişki varsa tutanaklara değer verileceği hususunun gözönünde
bulundurulmadığı, tüm bu konuların tartışılıp değerlendirilmediği görülmüştür.
Bu nedenle; mahkemece, önceki bilirkişiler dışında halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve
bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek
mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir harita
mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memuru bilirkişi yardımıyla
yeniden yapılacak keşifte, 05.03.2007 tarihinde yürürlüğe giren Orman
Kadastro Teknik İzahnamesinin 36. maddesinde yazılı “Orman sınır nokta ve hatlarının arza
uygulanmasında; tutanaklardan, orman kadastro haritalarından, hava
fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon ve röper nokta ve
krokilerinden yararlanılır…Sınırlama tutanakları, ölçü değerleri ve orman
kadastro haritaları ile zemindeki durum arasında çelişki olduğunda, tutanaktaki
kararlar ile orman sınır noktası ve hatlarının yazılı tarifleri esas alınmak
suretiyle ölçü, harita ve zemin kontrolü yapılarak gerçek duruma uygun olanı
uygulanır” hükmü ile 20.11.2012 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman
Kadastrosu ve 2/B Uygulama Yönetmeliğinin “Teknik İşler” başlıklı Sekizinci
Bölümünde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel
bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları,
bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri
ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve
haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket
haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7
adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk
orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları
aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B
madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli
kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman
sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik
harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve
açıklayıcı kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile
aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde,
yukarıda anılan Yönetmelik ve Teknik İzahnamede yazılı tutanakların
düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen
ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek, oluşacak
sonuca göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi
raporuna dayanılarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Orman Yönetimi vekilinin
temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek
halinde iadesine 28/01/2015 günü oy birliği ile karar verildi
YARGITAY
20. Hukuk Dairesi 2007/4414 E.N , 2007/7021 K.N.
İlgili
Kavramlar
ÇEKİŞMELİ TAŞINMAZ
EKSİK İNCELEME
KADASTRO TESPİTİNE İTİRAZ
YETERSİZ BİLİRKİŞİ RAPORU
İçtihat Metni
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması
sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle,
süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra
dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Kadastro sırasında, Tozman Köyü 117 ada 7 parsel sayılı 2827.73 m2
yüzölçümündeki taşınmaz, belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine
dayanılarak davalı adına tesbit edilmiştir. Davacı Orman Yönetimi, taşınmazın
orman sayılan yerlerden olduğu iddiası ile dava açmıştır. Mahkemece davanın
kabulüne ve dava konusu parselin orman niteliği ile Hazine adına tapuya
tesciline karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava,
kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Keşif
sırasında dinlenen orman bilirkişi Servet Bölükbaşı
tarafından Resmi belgelerin uygulanmasına dayalı olarak düzenlenen
17.7.2006 tarihli raporda, çekişmeli taşınmazın memleket haritası ve hava
fotoğraflarında yeşil orman alanı içinde kaldığını ve sonuç olarak orman
sayılan yerlerden olduğu bildirmiş ve ekli memleket haritasında taşınmazın
konumunu yeşil alanda nokta şeklinde gösterilmiştir. Ayni bilirkişi tarafından düzenlenen
18.3.2007 tarihli ek raporda ise dava konusu taşınmazın daha önceki raporda
belirtildiği gibi tanzim edilen memleket haritasında ayni konumda ve orman
kapsamında kaldığı bildirildiği halde rapora ekli ölçekleri eşitlenmiş ve
kadastro paftası ile çakıştırılmış orijinal-renkli memleket haritasında
taşınmazın kısmen açık alanda kısmen yeşil alanda işaretlendiği gözlenmiştir. Dosyada mevcut ziraatçı bilirkişi Mustafa Uysal tarafından
düzenlenen raporda da taşınmazın üzerinde 2 ocak kök kısmından sürgün
vermiş 30 yaşlı incir ağacı, 2 adet 25 yaşlı erik ağacı, 4 adet 15 yaşlı elma
ağacı, 2 adet 15 yaşlı badem ağacı,62 adet 10-70 yaşlı kiraz ağacı , 26 adet
305 yaşlı mahlep fidanı ve 9 adet 20 yaşlı zeytin ağacı olduğu bildirilmiş olup orman bilirkişi raporunda belirtilen
genç meşe ve çam ağaçlarından bahsedilmemiştir. Orman bilirkişi rapor
ve ek raporu ile ziraatçı bilirkişi raporu birbiri ile çelişkili olup bu
raporlar dayanak alınarak hüküm kurulamaz.
Orman sınırlandırılması yapılmayan veya sınırlandırılmanın ilk olarak yapıldığı
yerlerde, bir yerin orman niteliğinin ve hukuki durumunun 3116, 4785 ve 5658
Sayılı Yasa hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. 3116 Sayılı Yasa ile sadece
devlet ormanları belirlenmiştir. 13.07.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785
Sayılı Yasanın 1. maddesi gereğince 2. maddesinde sayılan istisnalar dışında
bütün ormanlar devletleştirilmiş, devletleştirilen ormanlardan bazıları sonradan yürürlüğe
giren 5658 Sayılı Yasa ile iadeye tabi tutulmuştur. İadenin koşulları
yasada gösterilmiştir.
Mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman
planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki
bilirkişiler dışında bu konuda uzman serbest orman mühendisleri arasından
seçilecek üç orman yüksek mühendisi ve bir fen elemanı ve ziraat mühendisi
aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte
çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne
şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 Sayılı Yasalar
karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma
olanağı sağlayan 3402 Sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları,
Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K.
ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan
fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 Sayılı Yasanın 14. maddesi
ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer
kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü
yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu
düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; kesinleşmiş
orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve
uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli
fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro
paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita
komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike
edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte
haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve
araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri
bulunan yeterli rapor alınmalı ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar
verilmelidir. Açıklanan
hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna
dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Musa Tunay'ın temyiz itirazlarının
kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde
gerçek kişiye iadesine 28/05/2007 günü oybirliği ile karar verildi.
Uzman Görüşü ve Bilirkişi Raporu'nun Çelişmesi Haline İlişkin
... YARGITAY KARARI…
Virüs bulunmuyor. www.avast.com |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder