14 Nisan 2019 Pazar

Nurol Sarıçiçek durumunu güncelledi.

19. SABRIMI TEST ETTİM. ÖFKEMİ KONTROL ETTİM. KRİZİ FIRSATA ÇEVİRDİM.
a. Bir taraftan Nuran Hanıma mektup yetiştiriyordum. Nuran Hanımın mektupları beni eğlendiriyordu. Yazıyordum, yazdıklarını okuyordum. Mektubun biri gidiyor, diğeri geliyordu. Haftada birer mektup kontenjanımız vardı. Mektuplar sıkıntılarımın suyunu sıkıyordu. Nuran Hanım gücüme güç katıyordu.
b. Bayram izinlerim, tabura özel, uyarı ve dikkatlere kurban edilmişti. Doğrusu bütün bunlar işime yarıyordu. Sinir sistemimi alt üst eden bu tavır ve davranışlara nasıl karşı koyulacağını öğreniyordum. Sabrımı test ettim. Öfkemi kontrol etmeyi öğrendim. Krizi fırsata çevirdim. 
c. Haksızlığa maruz kalan insan öfkeleniyor. İnsan kızıyor. Sabrını zorluyor. Sebat ediyor, selamet buluyor.
d. İngiltere’de birlikte yarıştığım silah arkadaşlarımdan bir kısmı yapılan haksızlığa anlam veremiyor, üzülüyorlardı. Bir taraftan da gözüme bakmaktan ar ediyorlardı. İçine itildiğim duruma üzülüyorlardı. 
e. Sabır, sıkıntılara iyi bir silahtı. Sabrımı sabırla test ettim! Başkasının ne yaptığı değil, benim ne yaptığım ya da yapmadığım önemliydi. Bu krizi doğru yönetecektim. Krize küfretmek yerine, çözüme mum yakacaktım! Sabrın sonu selametti. Sonuca başım dik selam verecektim. Voltaire: " Kendilerini başkalarının kurtarmasını bekleyen kişiler, sadece kölelerdir." diyordu. Başımın çaresine bakmalıydım. 
f. Önce bu can sıkıcı durumdan kurtulmayı, bu krizi atlatmayı sağlamam gerekiyordu. Bunun için ne istediğime karar verdim. Hedefi belirledim, hedefe odaklanmayı arzuladım. 
g. Sonra arzumu desteklemek için uzun uzun düşünceye daldım: Alternatifler gözümün önünde uçuşuyordu. Düşüncelerim hayallerimle horon tepiyordu. Hayallerimi düşüncelerime taşıdım. 
h. Bütün bunların hayatın kendisi olduğunu algılamak için düşüncelerimi döve döve tavladım. Demir de dövüle dövüle tavlanıyordu! Rahatladım. 
i. Düşüncemi dövdüm, algımı olgunlaştırdım, arzumu kamçıladım. Başıma gelenlerden daha beterleri de olabilirdi. Olanda hayır vardı: İnandım!
j. Zor oyunu bozamayacaktı. Zorluklara göğüs germeye alışacaktım: Teslim olmadan, başka bir çıkış yolu bulacaktım. Bu da benim için fırsat olacaktı. Felaketlerin içinden fırsatı bulup çıkarmak işime yarayacaktı.
k. Kendimi geliştirecek, içinde bulunduğum sıkıntılı duruma veda edecek, pratik bir şeylere imza atacaktım. Sayılı günler, Allah ömür verirse, bitecekti. Hayata tutunmak için çalışmam gerekirdi. İş bulmamı kolaylaştıracak bir şeyleri, bu zaman dilimine, araya sıkıştırabilirdim. 
l. Tabur’u krizden çıkarıp, kendime üretim bahçesi yapacaktım. Tuzla Piyade Okulundaki bölüğümü sıkıcı bir durumdan çıkarıp, kendimi güneşin aydınlık VE sıcak enerjisine bırakacaktım. 
m. Bir marifetim olacaktı. Yeni şeyler öğrenecektim. Öğrenmek süreçte kazanmak demekti. Krizi fırsata çevirecektim. Azmin elinden bir şey kurtulmazdı, çalışmanın sonu selamet olacak, sonunda askerlik bitecek, kazanan olacaktım.
n. Bütün bunları tezgahlanan zavallıları başı dik selamlamak hoş olacaktı. Ağzında kürdan, açlıktan ölen bir gürcüden ne farkım vardı: Kimse çektiklerimi öğrenemeyecek, kahırlarından oynayıp zıplamaya devam edeceklerdi!
YARIN: 20. ON PARMAKTA ON MARİFET!
Yorumlar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder