12. ZORLUKLARLA KAZANILAN SABIR, SEBAT, GAYRET, KARARLILIK….
a. Tokat İmam Hatip Okulu heyecanlı, tutkulu, maceralı geçmişti. Hayat adına çok şey öğrenmiştim. Arzularımın peşinde koşmaya devam ediyordum.
b. Bu defa, bir başka konu vardı, gündemde! Arzulamıştım, düşünmüştüm, ne arzuladığımı kavramıştım, planımı yapmıştım, uygulamayı kafama koymuştum, Fakülte ya da Yüksek Okulu bitirecektim. Birinci ya da İkinci öğretime hazırdım. Bu imkanı Ankara’da bulacaktım. Ankara’da zorluklar vardı. Zorluklarla beraber kolaylıklar da vardı. En büyük kolaylık, fakülte ve yüksek okullar vardı ve çoktu. Bunlardan her hangi biri benim çalışma şartlarıma da uygun olabilirdi. ‘’Zorluklar içinde fırsat vardır, kolaylıklar vardır ’’ konusunda Dale Carnigie kitapları çok şey öğretmişti.
c. İnşırah Suresi: ‘’.Zorluklarlar beraber kolaylıklar vardır. Mutlaka zorluklarla beraber kolaylıklar vardır.’’ diyordu. Sırlarla doluydu,Ayet! ……….Mutlaka zorluklarla beraber kolaylıklar vardır. Ayetleri ruhumuza nakşetsek, her şey daha kolay olurdu.
d. Hayat teşebbüsten ibaretti. Teşebbüs etmek, girişmek önemliydi. Tokat’tan sonra İstanbul’a gelmiştim. Sokak kestaneciliği, çatapat mısır, pazarda çeyiz eşya satışları para kazandırıyordu. Geçinip gidiyordum.
e. Ruhumu tatmin etmek için yazı yazıyor, bir dergi için sosyete düğünlerinde fotoğraflar çekiyordum. Tiyatro müdürlüğü, rejisör yardımcılığı yaptım.Teşebbüslerimi sürdürdüm. 70’li yılların başlarıydı. Hayat mücadelem sokaklara taşmıştı. Zorluklar vardı. Sokakta, pazarda kavga vardı. Yine de çalışmak müthiş bir keyifti. O günler beni Anadolu, Doğu Anadolu, Güney Doğu Anadolu, Ege, Karadeniz Bölgeleriyle tanıştırdı. Tiyatro turneleri yapıyorduk. Organizatörlük yapmayı öğrendim. Tokat’ta Okulumuzun hazırladığı piyes ya da tiyatro oyunlarında rol almanın faydasını görüyordum. Sahnenin tozunu yutmuştum! İstanbul’da kayda değer çevre edinmiştim. Kısmet!
f. Sahnede oyunculuk hobim olmuştu. Türkiye’yi bu sayede dolaştım. Öğrenciler ve halkla kaynaştım. Bu şekilde geliştiğimi hissettim.
g. Tokat’ta öğrenmiştim, sahneyi. Halil Hayit hocamın emeği vardı, bunda. Sevecen, kibar, gülümsemeyi, gülümsetmeyi seven bir adamdı!
h. Ahmet AKÇEEL vardı, bir de! O yazı yazmayı severdi. Tiyatro çalışmalarımıza da destek veriyordu. Hatta bir oyunda rol de almıştı.
i. Bir kitap yazmıştı; Bir varmış, iki yokmuş, diye başlamıştı, kitabına. Etkilenmiştim. Gülümseyen, gülümseten kibar bir adam, iyi bir öğretmendi. Öğrencileriyle iyi diyaloglar kurardı.
j. Istanbul’dan Mardin’e oradan Karadeniz’e, Edirneden Boluya, Diyarbakır’dan Tokat’a, Sivas’a kadar uzanan yollarda dolaşmıştım.
k. Istanbul’da bu defa polislik eğitimi için bulunmuştum. Mezun oldum, becayiş yaptım. Ankara’ya geldim. Heyecan ve tutku ile göreve başladım. Sene 1977, Nisan!
l. Gazi Eğitim Enstitüsü İngilizce Bölümü İkinci Öğretime kayıt oldum. Halbuki Ortak okul ve Lise’de Fransızca öğrenmiştim. Kader!
m. Temel KEŞOĞLU, Tokat’ta Fransızca Hocamızdı. Bir keresinde yazılıdan 9 verdiğini öğrenince, itiraz etmiştim. Yazılı kağıdımı yeniden okumuştu. Cevaplarda, fransızca kelimelerinden birinin sonunda bulunması gereken, ‘’s’’ harfini yazmamıştım. Bu yüzden SENİN notunu kırarım, demişti. Temel Keşoğlu öğretmen olarak iz bırakmıştı.
n. Fransızca notum yüzünden beni severdi. Kim ne derse desin, Temel KEŞOĞLU, iyi bir öğretmendi. İsteyene Fransızca dilini öğretiyordu. Fransızca olarak Marks’tan manifestoyu okur, tercüme ederdi. Tercüme ile yetinmez, bize açıklamasını yapardı. Beni Marks’tan çok Fransızca ilgilendiriyordu.
o. Ankara Toplum Polis Merkezinde göreve başladım. Bu dönemde, Gazi Eğitim Enstitüsü İngilizce Bölümü’nde öğretime devam ettim. Bir yandan memuriyet, diğer yandan okul, bir diğer taraftan dil ve kişisel gelişim kurs ve toplantıları zamanımı doğru kullanmayı öğretmişti.
p. Plana programa bağlı yürütmek zorundaydım. Zamanı zamanlamak önemliydi. Belki de hayatın anlamı zamanı zamanlamaktan geçiyordu. Öğrendim ki; hayat zamanlamaktan ibaretti!
YARIN: 13. ZORLUKLAR!
a. Tokat İmam Hatip Okulu heyecanlı, tutkulu, maceralı geçmişti. Hayat adına çok şey öğrenmiştim. Arzularımın peşinde koşmaya devam ediyordum.
b. Bu defa, bir başka konu vardı, gündemde! Arzulamıştım, düşünmüştüm, ne arzuladığımı kavramıştım, planımı yapmıştım, uygulamayı kafama koymuştum, Fakülte ya da Yüksek Okulu bitirecektim. Birinci ya da İkinci öğretime hazırdım. Bu imkanı Ankara’da bulacaktım. Ankara’da zorluklar vardı. Zorluklarla beraber kolaylıklar da vardı. En büyük kolaylık, fakülte ve yüksek okullar vardı ve çoktu. Bunlardan her hangi biri benim çalışma şartlarıma da uygun olabilirdi. ‘’Zorluklar içinde fırsat vardır, kolaylıklar vardır ’’ konusunda Dale Carnigie kitapları çok şey öğretmişti.
c. İnşırah Suresi: ‘’.Zorluklarlar beraber kolaylıklar vardır. Mutlaka zorluklarla beraber kolaylıklar vardır.’’ diyordu. Sırlarla doluydu,Ayet! ……….Mutlaka zorluklarla beraber kolaylıklar vardır. Ayetleri ruhumuza nakşetsek, her şey daha kolay olurdu.
d. Hayat teşebbüsten ibaretti. Teşebbüs etmek, girişmek önemliydi. Tokat’tan sonra İstanbul’a gelmiştim. Sokak kestaneciliği, çatapat mısır, pazarda çeyiz eşya satışları para kazandırıyordu. Geçinip gidiyordum.
e. Ruhumu tatmin etmek için yazı yazıyor, bir dergi için sosyete düğünlerinde fotoğraflar çekiyordum. Tiyatro müdürlüğü, rejisör yardımcılığı yaptım.Teşebbüslerimi sürdürdüm. 70’li yılların başlarıydı. Hayat mücadelem sokaklara taşmıştı. Zorluklar vardı. Sokakta, pazarda kavga vardı. Yine de çalışmak müthiş bir keyifti. O günler beni Anadolu, Doğu Anadolu, Güney Doğu Anadolu, Ege, Karadeniz Bölgeleriyle tanıştırdı. Tiyatro turneleri yapıyorduk. Organizatörlük yapmayı öğrendim. Tokat’ta Okulumuzun hazırladığı piyes ya da tiyatro oyunlarında rol almanın faydasını görüyordum. Sahnenin tozunu yutmuştum! İstanbul’da kayda değer çevre edinmiştim. Kısmet!
f. Sahnede oyunculuk hobim olmuştu. Türkiye’yi bu sayede dolaştım. Öğrenciler ve halkla kaynaştım. Bu şekilde geliştiğimi hissettim.
g. Tokat’ta öğrenmiştim, sahneyi. Halil Hayit hocamın emeği vardı, bunda. Sevecen, kibar, gülümsemeyi, gülümsetmeyi seven bir adamdı!
h. Ahmet AKÇEEL vardı, bir de! O yazı yazmayı severdi. Tiyatro çalışmalarımıza da destek veriyordu. Hatta bir oyunda rol de almıştı.
i. Bir kitap yazmıştı; Bir varmış, iki yokmuş, diye başlamıştı, kitabına. Etkilenmiştim. Gülümseyen, gülümseten kibar bir adam, iyi bir öğretmendi. Öğrencileriyle iyi diyaloglar kurardı.
j. Istanbul’dan Mardin’e oradan Karadeniz’e, Edirneden Boluya, Diyarbakır’dan Tokat’a, Sivas’a kadar uzanan yollarda dolaşmıştım.
k. Istanbul’da bu defa polislik eğitimi için bulunmuştum. Mezun oldum, becayiş yaptım. Ankara’ya geldim. Heyecan ve tutku ile göreve başladım. Sene 1977, Nisan!
l. Gazi Eğitim Enstitüsü İngilizce Bölümü İkinci Öğretime kayıt oldum. Halbuki Ortak okul ve Lise’de Fransızca öğrenmiştim. Kader!
m. Temel KEŞOĞLU, Tokat’ta Fransızca Hocamızdı. Bir keresinde yazılıdan 9 verdiğini öğrenince, itiraz etmiştim. Yazılı kağıdımı yeniden okumuştu. Cevaplarda, fransızca kelimelerinden birinin sonunda bulunması gereken, ‘’s’’ harfini yazmamıştım. Bu yüzden SENİN notunu kırarım, demişti. Temel Keşoğlu öğretmen olarak iz bırakmıştı.
n. Fransızca notum yüzünden beni severdi. Kim ne derse desin, Temel KEŞOĞLU, iyi bir öğretmendi. İsteyene Fransızca dilini öğretiyordu. Fransızca olarak Marks’tan manifestoyu okur, tercüme ederdi. Tercüme ile yetinmez, bize açıklamasını yapardı. Beni Marks’tan çok Fransızca ilgilendiriyordu.
o. Ankara Toplum Polis Merkezinde göreve başladım. Bu dönemde, Gazi Eğitim Enstitüsü İngilizce Bölümü’nde öğretime devam ettim. Bir yandan memuriyet, diğer yandan okul, bir diğer taraftan dil ve kişisel gelişim kurs ve toplantıları zamanımı doğru kullanmayı öğretmişti.
p. Plana programa bağlı yürütmek zorundaydım. Zamanı zamanlamak önemliydi. Belki de hayatın anlamı zamanı zamanlamaktan geçiyordu. Öğrendim ki; hayat zamanlamaktan ibaretti!
YARIN: 13. ZORLUKLAR!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder