25. POLİSİN YÜZÜ SOĞUK, KALBİ YUMUŞAKTI! Mücadele Sürecekti.
a. Polislik üniforması altında o günleri yeniden hatırladı.Polis kanunsuzların düşmanı, kanunların hamisiydi. Polis hukuk adamları kadar, adalet dağıtanlar kadar adil olmalıydı. Bunun için polis olmuştu. Yasaları karşı gelenlere amansız mücadele verecekti. Bazan iş rayından çıkıyordu. Siyasiler polisin yakasını bırakmıyordu. Londra Polisi siyasilerden emir almazdı. Bizim polisimize siyasiler işaret parmaklarını olur olmaz durumlarda hemen gösterirlerdi. Şehirlerden şehir beğen derlerdi!. Polisin kurulmuş bir düzeni vardı. Bu düzeninin bozulmasını istemezdi. Siyasilerin işaret parmağının ucuna gözünü diker, takip etmek zorunda kalırdı.
b. Şehirlerden şehir beğen tavırları modaydı. Herkes polisleri bununla korkuturdu. Polisin bir şehirde kalması gereken yıllar yönetmelikle belirtilmişti. Yine de bu süre idarenin keyfi uygulamalarına takılırdı. Bu yüzden polis korkularını yönetemezdi. İşaret parmağının ucuna takılmak istemezdi. Bu durum polisi, görevi savsaklamaya kadar taşıyabilirdi. Ekmek peşinde koşmak herkes için zordu. Polis için daha da zordu.
a. Polislik üniforması altında o günleri yeniden hatırladı.Polis kanunsuzların düşmanı, kanunların hamisiydi. Polis hukuk adamları kadar, adalet dağıtanlar kadar adil olmalıydı. Bunun için polis olmuştu. Yasaları karşı gelenlere amansız mücadele verecekti. Bazan iş rayından çıkıyordu. Siyasiler polisin yakasını bırakmıyordu. Londra Polisi siyasilerden emir almazdı. Bizim polisimize siyasiler işaret parmaklarını olur olmaz durumlarda hemen gösterirlerdi. Şehirlerden şehir beğen derlerdi!. Polisin kurulmuş bir düzeni vardı. Bu düzeninin bozulmasını istemezdi. Siyasilerin işaret parmağının ucuna gözünü diker, takip etmek zorunda kalırdı.
b. Şehirlerden şehir beğen tavırları modaydı. Herkes polisleri bununla korkuturdu. Polisin bir şehirde kalması gereken yıllar yönetmelikle belirtilmişti. Yine de bu süre idarenin keyfi uygulamalarına takılırdı. Bu yüzden polis korkularını yönetemezdi. İşaret parmağının ucuna takılmak istemezdi. Bu durum polisi, görevi savsaklamaya kadar taşıyabilirdi. Ekmek peşinde koşmak herkes için zordu. Polis için daha da zordu.
KANUN GÜCÜ
c. Polis kanunun gücüydü. Vatandaş kanunun gücüne itibar ederdi. Vatandaş, polisin zorba davranışlara karşı duracağını, kanunsuz bir davranışta bulunmayacağını düşünürdü. Algısı öyleydi. Keyfi uygulamalarıyla polisi, idarenin zıvanadan çıkarabileceğini kimse düşünemezdi. Keyfi uygulamalar ismi üzerinde, kanuni değildi! Kanuna dayanmadığı için sözlü talimatlarla yerine getirilmesi istenirdi. Polis kendisini yazılı belgelerle değil, amirinin talimatlarıyla savunurdu. Ben bilmem, o bilir derdi. Vicdanı sızlasa da kendisini böylece rahatlatırdı. Kurulmuş bir düzeni vardı. Düzeninin bozulmasını istemezdi. Vicdanını da rahat ettirmesi gerekirdi. Yoksa uyuyamazdı!
d. Vatandaş polise kanunsuzluğu yakıştırmazdı. Kanunsuzluğu alçaklık olarak görürdü. Polis böyle yaptığına göre; bu alçaklık değildi. Kanun böyle diye düşünürdü. Polis, vatandaşla içiçeydi. Polisin sıkıntılarını bilirdi. İdare vatandaşlardan uzaktı, siyasilere daha yakındı. İdare geleceğini siyasilerin iki dudaklarının arasında görürdü. İdarenin siyasilerin yanında boynu kıldan inceydi. Bu durumu vatandaş da bilirdi. İdare vatandaşa burnundan kıl aldırmazdı. Idare keyfi uygulamarının da eleştirilmesini istemezdi. idare siyasilerin kopyası haline gelmişti. Çoğu kez amirlerin keyfi uygulamaları kanun gücü olarak algılanırdı. Çaresizlik insana kanunsuzluğu çare olarak algılatırdı.
e. Vatandaş polisi idarenin de üstünde bir güç olarak algılardı. Asker algısından gelen bir gerçekti, bu! Asker de öyle değil miydi? Asker sokağı indiğinde, herkes kaçmaya delik arardı. Asker söylüyorsa doğruydu. Asker yapıyorsa doğru yapıyordu.
f. Vatandaşla ilgili idarenin algısı: Vatandaşın ayaklarını çarık sıkmalıydı. Kanun, vatandaşın ayaklarını çarık gibi sıkmıyorsa, keyfi uygulamalarla bunu yapmalıydı. Keyfi uygulamar, beceriklilik olarak da algılanırdı. Keyfi uygulamalarla yapılan hukuksuzluk gözardı edilirdi.
d. Vatandaş polise kanunsuzluğu yakıştırmazdı. Kanunsuzluğu alçaklık olarak görürdü. Polis böyle yaptığına göre; bu alçaklık değildi. Kanun böyle diye düşünürdü. Polis, vatandaşla içiçeydi. Polisin sıkıntılarını bilirdi. İdare vatandaşlardan uzaktı, siyasilere daha yakındı. İdare geleceğini siyasilerin iki dudaklarının arasında görürdü. İdarenin siyasilerin yanında boynu kıldan inceydi. Bu durumu vatandaş da bilirdi. İdare vatandaşa burnundan kıl aldırmazdı. Idare keyfi uygulamarının da eleştirilmesini istemezdi. idare siyasilerin kopyası haline gelmişti. Çoğu kez amirlerin keyfi uygulamaları kanun gücü olarak algılanırdı. Çaresizlik insana kanunsuzluğu çare olarak algılatırdı.
e. Vatandaş polisi idarenin de üstünde bir güç olarak algılardı. Asker algısından gelen bir gerçekti, bu! Asker de öyle değil miydi? Asker sokağı indiğinde, herkes kaçmaya delik arardı. Asker söylüyorsa doğruydu. Asker yapıyorsa doğru yapıyordu.
f. Vatandaşla ilgili idarenin algısı: Vatandaşın ayaklarını çarık sıkmalıydı. Kanun, vatandaşın ayaklarını çarık gibi sıkmıyorsa, keyfi uygulamalarla bunu yapmalıydı. Keyfi uygulamar, beceriklilik olarak da algılanırdı. Keyfi uygulamalarla yapılan hukuksuzluk gözardı edilirdi.
AYAKLAR FELÇTİ!
g. Bazan, ne yaparsan yap vatandaşın ayağını çarık sıkmazdı. Hatta vatandaşın ayağını çarık sıkamazdı. Çünkü vatandaşın ayağı felçti. Felçli ayaklar çarığın gerginliğini hissetmezdi. Bu felç olma durumu, bazan beyinlere de sirayet ederdi. Keyfi uygulamaların hesabı sorulmadıkça, beyin keyfi uygulamaları normalmiş gibi algılardı. Bu durumda ayakları sıkan çarıkların beyinlere etkisi olamazdı.
h. Bu siyasi işaret parmakları, idarenin keyfi uygulamalarına karşı çıkan, kanun önünde boynu kıldan ince olanları hedef alırdı. Herşey kanun ve yönetmelikler manipüle edilerek yapılırdi. Vatandaşın devlete olan saygısı istismar edilirdi.
h. Bu siyasi işaret parmakları, idarenin keyfi uygulamalarına karşı çıkan, kanun önünde boynu kıldan ince olanları hedef alırdı. Herşey kanun ve yönetmelikler manipüle edilerek yapılırdi. Vatandaşın devlete olan saygısı istismar edilirdi.
KANUNLARI ESNETMEK...!
i. Keyfi uygulamalara karşı çıkmak akıl karı değildi. Idare vatandaşı oradan değilse, buradan yakalayabilirdi. Kanun ve keyfiyet elindeydi. Bunun yasaları bilmekle de ilgisi vardı. İdare kanun ve yönetmelikleri bilirdi. Keyfi uygulamaya geçtiğinde, lastik gibi ileri-geri, saga-sola sündürebilirdi. Kanunu bilmemek mazeret sayılmazdı. Vatandaş kanunları bilmek zorundaydı. Vatandaş kanunları, yönetmelikleri bilmezdi. Manipülasyonlardan hiç anlamazdı. Manipülasyon var olanı yok saymak, yok olanı var saymak demekti. Vatandaşın bu hilelere aklı ermezdi. İdareyi de kendisi gibi bilirdi. Kimse kötü niyetin kurbanı olmak istemezdi. Çaresizlik insanı kötü niyete kurban ederdi. KANUNLARI, yönetmelikleri esnetmek maharetti. Maşallah maharetli insanlar kayda değer sayıdaydı.
SOSYAL MEDYA YOKTU!
j. O zamanlarda sosyal medya yoktu. Yazılı medya! yoktu. Görüntülü medya yoktu. Kime derdini anlatacaktı. Derdini anlatsa da kime neyi algılatabilirdi. Hem vatandaşı kim dinlerdi. Vatandaş memur olunca sınıf değiştiriyordu. Vatandaş memur olmadıkça sınıfı değişmiyordu. Statüsü ilerlemiyordu. Vatandaş memur olunca statü kazanabiliyordu. Onun için vatandaş memur olmak istiyordu. O halde statü kazanabiliyordu, adam yerine konuyordu, hatta sevgilisini eş olarak alabiliyordu. Aşağılamaktan bir nebze kurtulma ihtimali vardı. Aşağılanmanın intikamını almak için eline bir fırsat geçerdi. Kime dersini anlatacaktı, kim dinlerdi! Sosyal medya yoktu, derdini dinleyecek adam da yoktu
YARIN: 26. KANUNİ UYGULAMALAR, KEYFİ UYGULAMARDAN ÇOKTU!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder