22. TOKAT İHO LİSESİNDE FRANSIZCA OKUDUM!
a. "Akarsu çukurunu kendi kazar.’’ Anonim bir özdeyiş. İnsan da kendi çukurunu kendi kazardı. Okuyan, kendini geliştiren de kendi kimliğini kendi yazardı. Lise’de Fransızca derslerim iyiydi. İngilizce ile ilgim olmadı. Su yolunu bulurmuş...!
a. "Akarsu çukurunu kendi kazar.’’ Anonim bir özdeyiş. İnsan da kendi çukurunu kendi kazardı. Okuyan, kendini geliştiren de kendi kimliğini kendi yazardı. Lise’de Fransızca derslerim iyiydi. İngilizce ile ilgim olmadı. Su yolunu bulurmuş...!
CENTO YARIŞMASINDA ADAY ADAYI
b. Denizli’de askerliğe devre kaybı olarak başladım. Bir müddet sonra bambaşka hayallere daldım. Cento'ya üye ülkeler arasında yapılacak askeri amaçlı sportif hafif silahlar yarışması aday adaylığına seçildiğim gün, yarışmaya katılan adaylardan biri olacağıma, İngiltere’ye gideceğime inandım! Hayalimi, kendimde, gerçeğe dönüştürüyordum. İnanmak, başarının temeliydi. İnanç kendine güveni sağlardı. Kendine güven arzu, düşünce ve algı doğuruyor, plan ve uygulamaya götürüyordu. Özetle, sonuca ulaşmak için işin gereğini yapmak gerekiyordu. Çalışır, gayret eder, o işi iyi yapabilecek herkes kadar yapabilirdim. Çalışmaya başlamak, gayret etmek, azim göstermek, sebat etmek, sabırla denemek denemek ve zamanın gelmesini beklemek gerekiyordu.
SABIR ZAFERDİ.
c. Türkiye çapında seçilen CENTO ülke Sialhlı Kuvvetler arası ‘’ Hafif Silahlar Yarışması’’ aday adayları arasına girmiştim. Bu bir fırsattı! Fırsatı tavizsiz değerlendirmek, yolunda gerekeni yapmak gerekiyordu. Yarışma İngiltere’de yapılacaktı.
d. Tokat’ta T. KEŞOĞLU Fransızca hocamızdı. İyi öğretmendi. Fransızca notlarım iyiydi. Anadili iyi öğrenince, diğerlerini öğrenmek kolay oluyordu.
e. Denizli’de askeri birliğe devre kaybı olarak katılmıştım. 18 gün sonra yarışma için aday adayı seçimi yapılıyordu. Parmak kaldırdım. Teşebbüs eden tesadüf ediyordu. Başlamak, bitirmenin yarısıydı. Parmağı havada olanları seçiyorlardı. İsmimi yazdılar, listeye girdim. Hiç bir özelliğim yoktu!
SABIR ZAFERDİ.
c. Türkiye çapında seçilen CENTO ülke Sialhlı Kuvvetler arası ‘’ Hafif Silahlar Yarışması’’ aday adayları arasına girmiştim. Bu bir fırsattı! Fırsatı tavizsiz değerlendirmek, yolunda gerekeni yapmak gerekiyordu. Yarışma İngiltere’de yapılacaktı.
d. Tokat’ta T. KEŞOĞLU Fransızca hocamızdı. İyi öğretmendi. Fransızca notlarım iyiydi. Anadili iyi öğrenince, diğerlerini öğrenmek kolay oluyordu.
e. Denizli’de askeri birliğe devre kaybı olarak katılmıştım. 18 gün sonra yarışma için aday adayı seçimi yapılıyordu. Parmak kaldırdım. Teşebbüs eden tesadüf ediyordu. Başlamak, bitirmenin yarısıydı. Parmağı havada olanları seçiyorlardı. İsmimi yazdılar, listeye girdim. Hiç bir özelliğim yoktu!
ÖĞRENMEK: TEKRAR ETMEKTEN İBARET.
f. Silah tutmayı, hedefe nışan almayı, gez-göz-arpacık sistemini anlattılar, pür dikkat dinledim, öğrendiklerimi uygulamayı denedim, oldu. Dikkat çok şeyden önemliydi. Okul döneminde, derslerde öğretmenleri dikkatle dinliyordum, oluyordu. Ufukta İstanbul göründü, askerliğim Tuzla Piyade Okulunda devam edecekti. Bu durumda İngiltere’de yapılacak yarışmanın aday adayları arasına karışmıştım. Yarışma adayı olmaya ramak kalmıştı, henüz herşey bitmemişti. Hemen her şey sil baştan başlayacaktı.
g. Atış hocamız Üsteğmen İsmet Bey, süsledi, püsledi, öyle bir anlattı ki; İngiltere’ye gitmenin bir başka yolunun da İngilizce öğrenmekten geçtiğini düşündürdü.
SAC AYALARI TAMAMLANMALIYDI
Teşebbüs, sonucu doğuruyordu.
h. Hafta sonu iznimi kullandım; Denizli’de ilk uğradığım yer, kitapçı dükkanıydı. Ertesi gün İstanbul’a gidecektik, cebimde 20 lira param vardı. İngilizce sözlük 12 liraydı, satın aldım. Heyecan ve merakla sayfaları karıştırdım! İngilizce öğrenmeye karar vermiştim. Bir yerden ve hemen başlamalıydım.
i. İstanbul’a gitmek için devlet, askerine tren bileti ve yol yemeği veriyordu. Sülüs diyorlardı yol belgesine yanlış değilsem! Trenle seyahat etmişliğim vardı; Samsun'dan TURHAL yoluyla Tokat'a gittim yıllarca...! Cebimdeki paraya sıkıca sarıldım, hiç para harcamadan, 8 lira ile İstanbul’a ulaştım. İnsan meşgul olunca para harcamak aklına bile gelmiyordu. Ya da harcanacak para olmayınca oyalanmak aklına düşmüyor. Denizli’den İstanbul’a gidene kadar elimde sözlük, kelime ezberledim. Kelime öğrenerek İngilizce öğrenileceğini düşünüyordum. Elimde başka bir kaynak da yoktu.
g. Atış hocamız Üsteğmen İsmet Bey, süsledi, püsledi, öyle bir anlattı ki; İngiltere’ye gitmenin bir başka yolunun da İngilizce öğrenmekten geçtiğini düşündürdü.
SAC AYALARI TAMAMLANMALIYDI
Teşebbüs, sonucu doğuruyordu.
h. Hafta sonu iznimi kullandım; Denizli’de ilk uğradığım yer, kitapçı dükkanıydı. Ertesi gün İstanbul’a gidecektik, cebimde 20 lira param vardı. İngilizce sözlük 12 liraydı, satın aldım. Heyecan ve merakla sayfaları karıştırdım! İngilizce öğrenmeye karar vermiştim. Bir yerden ve hemen başlamalıydım.
i. İstanbul’a gitmek için devlet, askerine tren bileti ve yol yemeği veriyordu. Sülüs diyorlardı yol belgesine yanlış değilsem! Trenle seyahat etmişliğim vardı; Samsun'dan TURHAL yoluyla Tokat'a gittim yıllarca...! Cebimdeki paraya sıkıca sarıldım, hiç para harcamadan, 8 lira ile İstanbul’a ulaştım. İnsan meşgul olunca para harcamak aklına bile gelmiyordu. Ya da harcanacak para olmayınca oyalanmak aklına düşmüyor. Denizli’den İstanbul’a gidene kadar elimde sözlük, kelime ezberledim. Kelime öğrenerek İngilizce öğrenileceğini düşünüyordum. Elimde başka bir kaynak da yoktu.
İNGİLİZ DİLİNİ ÖĞRENECEKTİM
j. İngiltere’ye gitme isteği hem yarışmaya hazırlanma, hem de İngilizce öğrenme arzusu uyandırdı. Dil öğrenmenin yolunun dinlemek ve tekrar etmek olduğunu çok daha sonra öğrendim. Dil öğrenmek dinlemek ve tekrar etmekten ibaretti!
k. İhtiyaç hissetmek arzulamak için kamçıydı. Arzu uyanınca insan düşünmeye başlıyordu. İngilizceye ihtiyacım olacaktı. Düşüncem beni oraya taşımıştı. Kafama oturtmuştum, şimdi plan yapıp uygulamaya geçmem gerekiyordu. Kendimi buna göre hazırladım. İngiltere’ye gidiyordum, yarışmaya katılacaktım, hazırlanmalıydım. Beynime söyledim, o inandı, bana yardım etti! Artık, düşüncem ne ise ben o oldum.
l. İstanbul’da kitaplar almıştım, İngilizce öğrenmeye aralıksız devam etmiştim. İngiltere’ye giden takımımızda bir elin parmakları kadar bile olmayan İngilizce bilenler arasına girmiş oldum. Gittiğimiz ülkenin dilini asteğmen olan, tercüman olarak heyete katılan bir arkadaşımız biliyordu. Herkes onun etrafında kümelenecekti. Yardım almak için erlere sıra gelmeyecekti, başımızın çaresine bakmamız gerekiyordu. Hayat böyleydi; Kimsenin, kendisinden önce, kimseye faydası dokunmuyordu. Herkes önce kendine yardım severdi.
k. İhtiyaç hissetmek arzulamak için kamçıydı. Arzu uyanınca insan düşünmeye başlıyordu. İngilizceye ihtiyacım olacaktı. Düşüncem beni oraya taşımıştı. Kafama oturtmuştum, şimdi plan yapıp uygulamaya geçmem gerekiyordu. Kendimi buna göre hazırladım. İngiltere’ye gidiyordum, yarışmaya katılacaktım, hazırlanmalıydım. Beynime söyledim, o inandı, bana yardım etti! Artık, düşüncem ne ise ben o oldum.
l. İstanbul’da kitaplar almıştım, İngilizce öğrenmeye aralıksız devam etmiştim. İngiltere’ye giden takımımızda bir elin parmakları kadar bile olmayan İngilizce bilenler arasına girmiş oldum. Gittiğimiz ülkenin dilini asteğmen olan, tercüman olarak heyete katılan bir arkadaşımız biliyordu. Herkes onun etrafında kümelenecekti. Yardım almak için erlere sıra gelmeyecekti, başımızın çaresine bakmamız gerekiyordu. Hayat böyleydi; Kimsenin, kendisinden önce, kimseye faydası dokunmuyordu. Herkes önce kendine yardım severdi.
ANTRENMANLAR BİZİ GELİŞTİRDİ!
m. Antrenmanları eğlenceye dönüştürmüştüm. Her güne bir konu sığdırmıştım. Hem atış tekniğini geliştiriyor, hem dil öğrenmeye çalıyordum. Plansız ilerlemek mümkün değildi, uygulamadan planın da bir anlamı yoktu. Böylece akarsu çukurunu kendi kazmaya başladı. Su yoluna düştü!
n. Buradaki bütün çalışmalar, daha SONRA İngilizce Öğretmenliği okumama yaradı. Hayat yolunda yürürken İngilizce Öğretmeni olmak nasip oldu. Teşebbüs kaderi doğurabiliyordu.
o. Hayata ve yapılacak yarışmaya hazırlanmanın kuralları vardı. Kurallara uymak, hayalini kurmak gerekiyordu. Sebat etmek ve bir şeyler yapmak gerekiyordu.
p. Anlamak için okuyan, anladığını uygulayan ve öğrenen tecrübe ile güven kazanıyordu. Bütün bunlar insana kendi kaderini kazıyarak yazdırıyordu.
n. Buradaki bütün çalışmalar, daha SONRA İngilizce Öğretmenliği okumama yaradı. Hayat yolunda yürürken İngilizce Öğretmeni olmak nasip oldu. Teşebbüs kaderi doğurabiliyordu.
o. Hayata ve yapılacak yarışmaya hazırlanmanın kuralları vardı. Kurallara uymak, hayalini kurmak gerekiyordu. Sebat etmek ve bir şeyler yapmak gerekiyordu.
p. Anlamak için okuyan, anladığını uygulayan ve öğrenen tecrübe ile güven kazanıyordu. Bütün bunlar insana kendi kaderini kazıyarak yazdırıyordu.
YARIN: 23. ANTRENMANLAR TECRÜBE VE GÜVEN KAZIYORDU.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder