16. ASKERLİK BANA ÇOK ŞEY ÖĞRETTİ! POLİSLİK BENİ BÜYÜTTÜ!
a. Askerlik günlerimin, tabura sürgün yediğim döneme kadar olan kısmı, inanılmaz keyifli, heyecanlı ve zorlu geçti. Hergün bir diğer günün heyecan ve tutkusunu yaşadık. Haftanın 5 iş günü koşarak, tüfekle hedefe nışan alarak, spor yaparak geçti. Yorulmak nedir bilmeyen bir tutku, zorlu bir olaydı. Askerlik bana çok şey öğretti! Çok zor günlerim oldu. Zorluklarla beraber kolaylıklar da geldi. Zor günlerin sabrı, refahlı günleri beraberinde getirdi.
b. 1975 yılı Cento yarışmaları için gelecek öğrencilere öğretmen olmayı beklerken, tam da Genel Kurmay Başkanı’nın bizi Ankara’da kabulünün ertesi günü, Tuzla Piyade Okulu’nda Tabura sürgün yemiştik. Bunu haksızlık olarak değerlendirdik.
c. Tabur günleri, tam da savaşcı-mücadeleci, yetişme günleriydi. İnanılmaz zor günler yaşadık. Zoru kolaylaştırmak elimizdeydi: Arzulamak, düşünmek, algılamak, planlamak, uygulamak ve Allah’a raporlamak gerekiyordu. Bunu yaptık ve tabur günleri, savaşçı yetişme günleri oldu. Askerlik bana çok şey öğretti!
d. Polislik bambaşka bir dünya yarattı: Polislik beni büyüttü, desem doğruyu söylemiş olurum. Birebir halkın içinde yaşadım. Orada görev yaptım. O dönemin çok şeyini burada öğrendim. Devleti ve milleti o günlerde tanıdım. Devletin ve milletin birbirine ne kadar uzak kaldığını da o günlerde gördüm. Devlet ve Millet iki büyük kuvvet: İki ayrı kuvvet olmuştu! Devlet ve Millet bir bütünün birbirine zulmeden parçalarıydı!
e. Askerde olduğu gibi polislikte de çok çalışmak düştü bana. İşime odaklandım. Mesleğimi sevdim. Bu işi yapmayı arzuladım. Sonu geldi!
f. Ülkenin şartları, yükselen öğrenci ve işçi hareketleri, siyasi kaos, ekonomik sıkıntılar ülkeyi bütünüyle geriyordu. Özellikle polisler siyasetin şamar oğlanına dönmüştü! Bir ilde, ilçede partili bir esnaf, partili bir tüccar ya da partili bir vatandaş polise sürgünlerden sürgün beğendirebiliyordu.
g. Polis sürekli azarlanıyor, kötü olan her şeyin suçlusu olarak öne sürülüyordu! Polis siyasetten bağımsız hareket edemiyor, maalesef görevini de tarafsızlık içinde yapamıyordu. Scotland Yard yani Londra Polisi gibi bağımsız polis olmak bize o günlerde çok çok uzaktı. Sistem dediğimiz o ucube buna izin vermiyordu.
h. Avrupayı polislik sayesinde dolaştım. Hatta Ortadoğu’da bu sayede yaşadım. Seyahat etme cesaretini bu dönemde buldum. Sonra da nasip oldu, Türkiye’nin 360 derece etrafındaki bütün ülkeleri dolaştım. Farklı kültürler, farklı din, dil, ırk, cins, milliyet ve renklere takılmadan insanlara ulaştım.
17. ÇOK İNSAN TANIDIM! İNSANLARIN İNSAN OLMAK ERDEMİNİ GÖRDÜM!
a. Askerlik günlerimin, tabura sürgün yediğim döneme kadar olan kısmı, inanılmaz keyifli, heyecanlı ve zorlu geçti. Hergün bir diğer günün heyecan ve tutkusunu yaşadık. Haftanın 5 iş günü koşarak, tüfekle hedefe nışan alarak, spor yaparak geçti. Yorulmak nedir bilmeyen bir tutku, zorlu bir olaydı. Askerlik bana çok şey öğretti! Çok zor günlerim oldu. Zorluklarla beraber kolaylıklar da geldi. Zor günlerin sabrı, refahlı günleri beraberinde getirdi.
b. 1975 yılı Cento yarışmaları için gelecek öğrencilere öğretmen olmayı beklerken, tam da Genel Kurmay Başkanı’nın bizi Ankara’da kabulünün ertesi günü, Tuzla Piyade Okulu’nda Tabura sürgün yemiştik. Bunu haksızlık olarak değerlendirdik.
c. Tabur günleri, tam da savaşcı-mücadeleci, yetişme günleriydi. İnanılmaz zor günler yaşadık. Zoru kolaylaştırmak elimizdeydi: Arzulamak, düşünmek, algılamak, planlamak, uygulamak ve Allah’a raporlamak gerekiyordu. Bunu yaptık ve tabur günleri, savaşçı yetişme günleri oldu. Askerlik bana çok şey öğretti!
d. Polislik bambaşka bir dünya yarattı: Polislik beni büyüttü, desem doğruyu söylemiş olurum. Birebir halkın içinde yaşadım. Orada görev yaptım. O dönemin çok şeyini burada öğrendim. Devleti ve milleti o günlerde tanıdım. Devletin ve milletin birbirine ne kadar uzak kaldığını da o günlerde gördüm. Devlet ve Millet iki büyük kuvvet: İki ayrı kuvvet olmuştu! Devlet ve Millet bir bütünün birbirine zulmeden parçalarıydı!
e. Askerde olduğu gibi polislikte de çok çalışmak düştü bana. İşime odaklandım. Mesleğimi sevdim. Bu işi yapmayı arzuladım. Sonu geldi!
f. Ülkenin şartları, yükselen öğrenci ve işçi hareketleri, siyasi kaos, ekonomik sıkıntılar ülkeyi bütünüyle geriyordu. Özellikle polisler siyasetin şamar oğlanına dönmüştü! Bir ilde, ilçede partili bir esnaf, partili bir tüccar ya da partili bir vatandaş polise sürgünlerden sürgün beğendirebiliyordu.
g. Polis sürekli azarlanıyor, kötü olan her şeyin suçlusu olarak öne sürülüyordu! Polis siyasetten bağımsız hareket edemiyor, maalesef görevini de tarafsızlık içinde yapamıyordu. Scotland Yard yani Londra Polisi gibi bağımsız polis olmak bize o günlerde çok çok uzaktı. Sistem dediğimiz o ucube buna izin vermiyordu.
h. Avrupayı polislik sayesinde dolaştım. Hatta Ortadoğu’da bu sayede yaşadım. Seyahat etme cesaretini bu dönemde buldum. Sonra da nasip oldu, Türkiye’nin 360 derece etrafındaki bütün ülkeleri dolaştım. Farklı kültürler, farklı din, dil, ırk, cins, milliyet ve renklere takılmadan insanlara ulaştım.
17. ÇOK İNSAN TANIDIM! İNSANLARIN İNSAN OLMAK ERDEMİNİ GÖRDÜM!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder