e. Bir gün, sağcılarla solcuların içi boş kalıp sözlerini dinledim. İçi boş tencere gibi gürültü doluydu. Aklın, gönlün, ruhun izleri yoktu.
f. Nasıl oldu hatırlamıyorum: Aklıma geldi. Bir çalışma yaptım, soruma cevap buldum! İyi ki o çalışmayı yaptım. Bu gün keyfini sürüyorum!
g. Ankara anarşi ve terör üssü gibiydi. Her yerde öğrenci olayları, suikast ve cinayetler, toplumsal olaylar ve işçi hareketleri vardı.
h. Polisler de sağdan sola, kuzeyden güneye, batıdan doğuya, sokak, cadde, mahalle, stratejik yerlerde ha babam koşarlardı.
i. Polisler dinlenmek için genellikle Toplum Polisi Merkezine gelir, bu arada kimi yine domino taşlarıyla kimi tavla zarlarıyla vakit geçirir, kimileri de sohbet ederlerdi.
j. O günün siyaseti üzerine derinliği olmayan, sığ tartışmalar yapılırken birden gazete haberleri ve makaleler aklıma gelmişti.
k. 70’li yıllırda fena sayılmayacak şekilde kitap karıştırırdım. Ders kitaplarıyla birlikte, Dale Carnegie’in kişisel gelişim kitapları, özellikle elimden düşmezdi. O kitaplar uzlaşma, sabır, iletişim, dinleme, konuşma, insan ilişkileri ve insanları tanıma becerilerimi geliştirdi. Kendimi sevdim!
l. Herkes kendisini sever. Kendine tapma noktasına gelmeden, insanın kendisini sevmesi insana özgüven veriyor. Kendime tapmadım!
m. Necip FAZIL, Nazım HİKMET, Erdem Beyazıt, Akif İNAN daha çok okuduğum şairler arasındaydı. Cumhuriyet, Tercüman ve Hürriyet Gazeteleri popüler gazetelerdi. Bunlara ilave olarak Yenidevir gazetesi okurdum.
n. Ankara’da bulunduğum sürede Rahmetli Akif İNAN, Erdem BAYAZIT ve Mustafa YAZGAN’I ziyaret ederdim. Polis olduğumu biliyorlardı. Aramızda mesafe hep oldu. Ben polis, onlar sanatçıydı. Siyaset ve sosyal hizmetle ilgileniyorlardı.
o. Mustafa YAZGAN, neden bilmiyorum, Ankara’yı terketme kararı almıştı. Uğurlamak için evine gitmiştim. Yapayalnızdı. Üzgündü. Uğurlamaya gelen yoktu. Mustafa YAZGAN çocuklarla ilgiliydi, çocukların eğitimi için çalışmalar yapıyordu.
p. Polisle vatandaşların ilişkileri her zaman saygı ve sevgi içinde olmuştur. Bu doğru, ancak o sevgi ve saygının içinde bir nebze de olsa resmiyet, korku, ürperme vardı. Biraz da geleceğe yatırım! Memur olduğum dönemde bunu her zaman hissettim. Hissettirmedim!
YARIN : 15. Zeki CEYHAN haklıydı!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder