30. İLETİŞİM VE MÜCADELE SÜREKLİLİK ARZETMELİYDİ!
İLETİŞİM VE MÜCADELE
a. Sigara ikram edemezdi, artık sigara içmiyordu. Çok küçük yaşlarda başladığı sigaradan nefret eder hale gelmişti. Spor yapmasına ragmen sigaranın ürettiği balgamı hatırlamak istemiyordu. İletişim ve mücadele süreklilik arzetmeliydi. Sigara ile mücadele etmeli, pislikten kurtulmalı, sokakları pislikten kurtarmalıydı.
b. Sigara balgam üretiyordu. 1977’li yılların Ankara’sının sokakları boğazlardaki balgamlara yuva oluyordu. Sokaklarda pislik kol geziyordu. Bir taraftan kükürtlü kalitesiz kömürlerin sebep olduğu hava kirliliği, diğer taraftan sigara dumanları insanları boğuyordu.
c. Kalplerde balgam-lar-a, benzerlerine yer yoktu. Kin ve nefret duyularak iyi şeyler yapılamazdı. Kötüleri ıslah etmek ve kurtulmak gerekiyordu. Polisti, saftı, kanunları uygulaması gerekiyordu. İletişimi sağlamak zorundaydı.
d. Ankara’nın kömür ve egsoz’dan kaynaklı kirli havası insanın nefesini kesiyordu. Öksürüğe boğuyordu. Allah’a şükür sigaradan kurtulmuştu. Özellikle kömür ve eskimiş araçların egsozuna nasıl çare bulunacaktı.
a. Sigara ikram edemezdi, artık sigara içmiyordu. Çok küçük yaşlarda başladığı sigaradan nefret eder hale gelmişti. Spor yapmasına ragmen sigaranın ürettiği balgamı hatırlamak istemiyordu. İletişim ve mücadele süreklilik arzetmeliydi. Sigara ile mücadele etmeli, pislikten kurtulmalı, sokakları pislikten kurtarmalıydı.
b. Sigara balgam üretiyordu. 1977’li yılların Ankara’sının sokakları boğazlardaki balgamlara yuva oluyordu. Sokaklarda pislik kol geziyordu. Bir taraftan kükürtlü kalitesiz kömürlerin sebep olduğu hava kirliliği, diğer taraftan sigara dumanları insanları boğuyordu.
c. Kalplerde balgam-lar-a, benzerlerine yer yoktu. Kin ve nefret duyularak iyi şeyler yapılamazdı. Kötüleri ıslah etmek ve kurtulmak gerekiyordu. Polisti, saftı, kanunları uygulaması gerekiyordu. İletişimi sağlamak zorundaydı.
d. Ankara’nın kömür ve egsoz’dan kaynaklı kirli havası insanın nefesini kesiyordu. Öksürüğe boğuyordu. Allah’a şükür sigaradan kurtulmuştu. Özellikle kömür ve eskimiş araçların egsozuna nasıl çare bulunacaktı.
ANKARA'DA KİRLİLİK KOL GEZİYORDU!
e. Ankara’da hava kirliliği tahammül edilecek gibi değildi. Ankara anarşi ve terörle de kirlenmişti. Mafiayla da kirlenmişti. Kulüpler, pavyonlar ve kumarhanelerle kirlenmişti. Koca koca inşaat firmalarını buralarda mafia hizaya sokuyordu. İhaleler adeta mafianın kontrolü altında yürüyordu. Siyaset ve bürokrasi bu rezaletin içinde gibi duruyordu. Vesayet vardı, her şeye burnunu sokuyordu. Ankara'yı kirleten bu VE benzeri rezalet vesayetin ilgi alanına girmiyordu.
e. Ankara’da hava kirliliği tahammül edilecek gibi değildi. Ankara anarşi ve terörle de kirlenmişti. Mafiayla da kirlenmişti. Kulüpler, pavyonlar ve kumarhanelerle kirlenmişti. Koca koca inşaat firmalarını buralarda mafia hizaya sokuyordu. İhaleler adeta mafianın kontrolü altında yürüyordu. Siyaset ve bürokrasi bu rezaletin içinde gibi duruyordu. Vesayet vardı, her şeye burnunu sokuyordu. Ankara'yı kirleten bu VE benzeri rezalet vesayetin ilgi alanına girmiyordu.
İHALELER PAYLAŞILIYORDU!
f. İnşaat ihalelerine kimlerin gireceği, kimlerin alacağı, kimlerin karlarını nasıl paylaşacağı kararı alınır, ilgilisine haber verilir, itirazsız kabul görürdü. Bu mekanlar, devlet ihalelerinin dağıtıldığı yerler haline gelmişti. İnşaat ihaleleri bu çarkın içinde profesyonel hale gelmişti!
g. Ankara’da hava kirliydi. Etkenleri çoktu. Bu kötülerden kurtulmak için yapılacak çok şey vardı. Kötülerden kurtulmak için çırpınanlara Allah yardım etsin, dedi, kendi kendine!
h. Polis vatandaşa daha yakın duruyordu. Vatandaşa iyi hissettiriyordu. Polisin bu kirlilikle uğraşacak vakti yoktu, bu işler polisi aşıyordu, siyaset polisin yakasını bırakmıyordu. Yine de polisin halk nezdinde KARŞILIĞI vardı. Bir de kanun dışı eylemlere yakın duranlar arasında muteber bir hali var gibi görünüyordu. Bu eşeğe dayı demek gibi bir şeydi! Köprüyü geçene kadar eşeğe dayı denirdi.
i. Yarınların hesabını yapanlar da vardı. Yarın ihtiyacı olacağını düşünenler polise çok mükrim davranırlardı. Küçük esnaf çayla yemekle polise yakın dururdu. Bunlara tenezzül etmeyen, helal rızık peşinde koşan polisler elbette vardı.
j. Sigara, yemek ikram ediyorlardı. İtibar gösteriyorlardı. Yerli yersiz buyur ediyorlardı. Polis kanun adamıydı. Yeri geldiğinde savcının işini, yeri geldiğinde mahkemenin! işlerini sokakta tedvir edebiliyordu.
g. Ankara’da hava kirliydi. Etkenleri çoktu. Bu kötülerden kurtulmak için yapılacak çok şey vardı. Kötülerden kurtulmak için çırpınanlara Allah yardım etsin, dedi, kendi kendine!
h. Polis vatandaşa daha yakın duruyordu. Vatandaşa iyi hissettiriyordu. Polisin bu kirlilikle uğraşacak vakti yoktu, bu işler polisi aşıyordu, siyaset polisin yakasını bırakmıyordu. Yine de polisin halk nezdinde KARŞILIĞI vardı. Bir de kanun dışı eylemlere yakın duranlar arasında muteber bir hali var gibi görünüyordu. Bu eşeğe dayı demek gibi bir şeydi! Köprüyü geçene kadar eşeğe dayı denirdi.
i. Yarınların hesabını yapanlar da vardı. Yarın ihtiyacı olacağını düşünenler polise çok mükrim davranırlardı. Küçük esnaf çayla yemekle polise yakın dururdu. Bunlara tenezzül etmeyen, helal rızık peşinde koşan polisler elbette vardı.
j. Sigara, yemek ikram ediyorlardı. İtibar gösteriyorlardı. Yerli yersiz buyur ediyorlardı. Polis kanun adamıydı. Yeri geldiğinde savcının işini, yeri geldiğinde mahkemenin! işlerini sokakta tedvir edebiliyordu.
MESLEK SAYGINLIĞI VE UZLAŞTIRMA
k. Mesleğinin saygınlığına önem veriyordu. Üniformasının halk arasındaki itibarı, kişiliği ile birleşince sinerji doğuyordu. Ayakları yere basıyordu. İnsanlar arasında ihtilafları gidermeyi seviyordu.
l. İnsanların sokak sürtüşmelerinden onur kırıcı davranışlarına kadar aralarındaki anlaşmazlıkları uzlaşmaya çeviriyordu. Bu yüzden de itibar kazanıyordu. İtibar insanı çok şeye ulaştırabiliyordu.
m. Polisin itibarı bazan burunlarda kıl biriktiriyordu. İnsanlar burunlarından kıl aldırmıyordu. Polisin uzlaştırma çabaları bazen şımarıklık da yaratıyordu. Polisin yerli yersiz davranışları da oluyordu. Bazen polis ne yapacağını, nasıl yapacağını, hangi tutum VE davranışı sergileyeceğini bilemiyordu.
l. İnsanların sokak sürtüşmelerinden onur kırıcı davranışlarına kadar aralarındaki anlaşmazlıkları uzlaşmaya çeviriyordu. Bu yüzden de itibar kazanıyordu. İtibar insanı çok şeye ulaştırabiliyordu.
m. Polisin itibarı bazan burunlarda kıl biriktiriyordu. İnsanlar burunlarından kıl aldırmıyordu. Polisin uzlaştırma çabaları bazen şımarıklık da yaratıyordu. Polisin yerli yersiz davranışları da oluyordu. Bazen polis ne yapacağını, nasıl yapacağını, hangi tutum VE davranışı sergileyeceğini bilemiyordu.
POLİSLİK...!
n. Polislik meslekti! Polislik iyi bir meslekti. Mesleğinin gereğini yapma arzusuyla tutuşan çoğunluktaydı. Allah mesleğini hakkıyla yapabilecek fırsatı verecekti. Polis güven demekti, polis disiplin ve adalet! Demekti. Polis asayişi koruma, halkın güvenliğini sağlama, suç işlenmesini önleme, işlenmiş suçların sanıklarını yakalama, adli polise, adliyeye teslim etme, halkın evlerinde, iş yerlerinde güven içinde hayatlarını sürdürme görevini sağlayan muteber bir meslekti!
GEÇİM
o. Yine de kafasını kurcalayan sorular ve sorunlar vardı. Maaşı da yetmiyordu. Bu arada ikinci kızı dünyaya gelmek üzereydi. Üniversite diplomasını almaya ramak kalmıştı. Yeni bir diploma; derece ve kademe demekti. Onlar da maaşa zam demekti. POLİS geçmişten bu yana çok çalışıp hakkını alamayan mesleklerin başında gelmekteydi. Görünen o ki yarın da böyle olacaktı. Bunun da elbette çok sebepleri vardı.
p. Gurbette yaşıyordu. Aldığı maaş yetmiyordu. Sefer tasıyla yemek taşımayı düşündü. Nasıl taşıyacaktı? Eli çok kalabalık olacaktı. Elinde kitaplar oluyordu. Okula, kurslara gidiyordu. Bir de bunlara sefer tasını ekleyemezdi. Çok kitap okumalıydı. Ne varsa okumakta vardı! İletişim ve mücadele süreklilik arz etmeliydi. Okul vardı, kurslar vardı, görevler vardı, zorluklar vardı, mücadele vardı ! Zorluklar almış başını gidiyordu.
p. Gurbette yaşıyordu. Aldığı maaş yetmiyordu. Sefer tasıyla yemek taşımayı düşündü. Nasıl taşıyacaktı? Eli çok kalabalık olacaktı. Elinde kitaplar oluyordu. Okula, kurslara gidiyordu. Bir de bunlara sefer tasını ekleyemezdi. Çok kitap okumalıydı. Ne varsa okumakta vardı! İletişim ve mücadele süreklilik arz etmeliydi. Okul vardı, kurslar vardı, görevler vardı, zorluklar vardı, mücadele vardı ! Zorluklar almış başını gidiyordu.
YARIN : 31. MUSTAFA KEMAL ATATÜRK; ‘’Polis……bir anne kadar şefkatli olmalıdır.’’ diyordu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder