1.
ŞİMDİ,
BABAANNEMİN TABLOSU, HER SABAH İŞE VARDIĞIMDA GÖREBİLECEĞİM ŞEKİLDE KARŞIMDA
DURUYOR!.Geçmişin Karahamza Çatağı, bugünün Çatalpınar'ında 3.ve 4. sınıfları
okudum. Babaannem, hemen hemen 650 rakımlı Duayeri Köyünün yayla havasından,
biraz da çukurda kalan Çatalpınar'da yaşamaktan hoşlanmamıştı. Şişman bir
hanımdı babaannem; OTORİTER, DİSİPLİNLİ, ÇALIŞKAN, BAŞINA DA BUYRUK, sevecen
bir kadı...ndı. Babam, annesini dinler, memnun etmek için elinden geleni yapardı.
İlkokul 5.nci sınıfı 650 rakımlı Duayeri Köyü'nde okumak zorunda kaldım.
Babaanneme yarenlik ediyordum. Benim için büyük bir kazanımdı. İlkokulu
bitirdim. İki yılımı yine köyde geçirdim. Bu 2 yıl, orta okula gideceğim diye
babamın başının etini yedim. Fatsa'da evimiz yoktu. 1958 yılında bugünün
Çatalpınar'ına taşınmıştık. Çatalpınar'da da ortaokul yoktu. Babam, okula
göndermek istiyordu, ama bahanesi vardı; Babaannem. Babaannem köyde yalnız
kalacaktı, babamın hesabına gelmiyordu. Sonunda karar verildi, bütün aile köye
taşındı. Babam da BU ARADA beni Tokat'a İ.H.Okuluna gönderme kararı
vermiş....Haberi alınca sevindim. Babaannem yıkılmıştı. Beni yanından ayırmak
istemiyordu. Gün geldi, biz yola koyulduk, Tokat'a ulaştık. Okul başladı, harıl
harıl okula gidiyor, fakat harıl harıl derslere çalışmıyorduk. Bahanem vardı;
Babaanne özlemi, gurbet sancısı vs. O yıl 29 ekim tatilinde Fatsa'ya gelerek
babaannemi ziyaret etmek istedim. Geldim. Köyümüze gitmeden, babama uğramak
istedim Çatalpınar'a. Babamın fındık mağazasına vardım. Babam beni görünce, ne
yapacağını şaşırdı. Hiç böyle görmemiştim. Gözlerine baktım, ağlıyordu.
Damlalar hızlanmaya başladı. Koştum, sıkı sıkı sarıldım; hiç bir şey
konuşmuyorduk. Babamla aramda 45 yaş olmasına rağmen arkadaş gibiydik. Öylece
ne kadar kaldım, hatırlamıyorum. Babam, derin bir nefes aldı, göz yaşlarını
gömleğinin koluyla sildi. Suskun bir haldeydik. Eskiden olduğu gibi, kasadan
para çıkardı, verdi, ''köyde ihtiyaç vardır, bir şeyler al da git eve , geç
kalmadan '' dedi. Çatalpınar'dan Karahamza, Akkaya, Göllerbaşı, geçmişin
Çelkezdağı köylerini geçerek Köyümüze ulaştım. Öğle sonra köyümüzün toprağında
yürümeye başladım. Yolumun üzerindeki köy mezarlığına uğramadım. Eve varınca,
evin camlarına vurarak BABAANNEM'e ulaşmak istedim, cevap veren kimse yoktu.
Sonra, avluya yöneldim. Mısır öbeğinin arkasından bir ses geliyordu, varınca
annemi gördüm; mısır deriyordu. Beni görünce şaşkın şaşkın bakakaldı. Yanına
koştum, kucakladım. Annem de ağlamaya başladı, ben de kendimi bıraktım. Öylece
kaldık uzun zaman. ''Babaannenin ölümünü duydun da mı geldin'' diye sordu
annem. Cevap veremedim; DUYMAMIŞTIM BABAANNEMİN ÖLÜM HABERİNİ. BABAANNEMİ
ZİYARETE GELMİŞTİM. ŞİMDİ, BABAANNEMİN TABLOSU HER SABAH İŞE VARDIĞIMDA
GÖREBİLECEĞİM ŞEKİLDE KARŞIMDA DURUYOR!.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder